TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran-Symes, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’in kalkması gerektiğini ve kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) yönetimin son bulması gerektiğini söyledi.
Başbakan Binali Yıldırım’ın da katıldığı TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısında konuşan Başaran-Symes, toplumsal mutabakat zemininin oluşturulması ve birleştirici söylemlerin hayata geçirilmesi çağrısında bulunarak, “Bazı OHAL uygulamaları özellikle Anadolu’da ticari hayatı kötü etkiliyor. OHAL’in bir an önce kaldırılması, KHK ile yönetimin sonuna gelinmesini bekliyoruz” dedi.
Darbe girişiminin ardından düzenlenen ‘demokrasi nöbetleri’nde dile getirilen ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sık sık “Önüme gelirse onaylarım” dediği idam cezasına değinen Başaran-Symes, “Batı’dan kaynaklanan ancak hemen toplumlarda ideal veya gerekli değerler olarak kabul edilen hukukun üstünlüğü, erkler arası güç dengesi, yargının bireysel hak koruması, yargılamanın insan onuruna uygun şekilde yapılması AB’nin ortak paydalarıdır. Türkiye’nin bu konularda yıllar önce verdiği kararından dönmemesi gerekir. İdam cezası tartışmalarını bu bakımdan sakıncalı buluyoruz” diye konuştu.
Avrupa Parlamentosu’nun (AP), Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile üyelik müzakerelerinin dondurulmasına yönelik tavsiye kararı almasının ardından Ankara’dan gelen tepkileri ‘duygusal’ diye niteleyen TÜSİAD başkanı, “AB ile müzakere sürecinin uzun sürmesinden dolayı Türkiye’nin yıpranması doğaldır. Muhataplarımızı duygusal tepkilere itecek bir dille eleştiri yöneltmek, ülkemizin çıkarları doğrultusunda değildir. AB ekonomi çerçevesinden çıkan bir Türkiye’nin kalkınma hedefleri sekteye uğrayabilir” dedi.
Başaran-Symes başkanı, AP kararına ilişkin şu yorumu yaptı: “AP tavsiye kararı toplumumuzda sert bir tepkiyle karşılandı, bizce de amacının tersi sonuçlar verecek bir tutumdu. Bu söylediklerimiz ışığında iki hafta sonra toplanacak AP’de ilişkilerdeki krizi aşması yönünde çağrıda bulunuyoruz.”
Son haftalarda doların hızla yükselmesiyle birlikte dile getirilmeye başlayan ‘ekonomik kriz’e değinen TÜSİAD başkanı, “Elbette dolar karşısında son iki ay karşısında yüzde 10 değer kaybeden paramızdan bahsetmek zorundayım. Kurdaki hızlı yükseliş elbette yalnızca Türkiye’den kaynaklanmıyor, ancak en fazla değer kaybeden para biriminin TL olması üzerinde düşünmeliyiz. Ekonomimiz borçlarını ödeyebiliyor ama devamlılığı bize güç gözüküyor. Vatandaş ortak hafızasında ekonomik dalgalanmalar hep derin krizlerle örtüşüyor” dedi.
Adil bir düzen kurulmadan piyasa ekonomisini işletmenin mümkün olmadığını kaydeden Başaran-Symes, ülkedeki yargıya güvensizliğe dikkat çekerek, “Acilen toplumun tüm kesimlerini içine katacak bir yapıyı oluşturmamız lazım. Her ne kadar dünyada esen bu dalga, siyasete anti küreselleşme döneminin başladığına işaret ediyorsa da küreselleşme durmayacak. Bugünkü krizden çıkarılabilecek dersler çıkarılırsa, raya oturtmak güç olsa da imkansız değildir” diye konuştu.
PKK ile yaşanan çatışmaların toplumda huzursuzluğa neden olduğunu belirten TÜSİAD başkanı, Kürt meselesinin terörle mücadeleden ayrılması gerektiğini kaydederek, 15 Temmuz’dan sonra başlatılan operasyonların kötü örnek olduğunu söyledi: “Teröre başvuranları tecrit edici bir söylem geliştirmeliyiz. Bu kapsayıcı siyaset anlayışını canlandırmak gerekir. Mensuplarından biat talep eden FETÖ’nün devlete sızmanın bedelini çok ağır bir şekilde ödüyorduk. Ancak, FETÖ ile mücadelenin çok ötesine geçen tutuklamaların da ülkemiz için kötü bir örnek teşkil ettiğini düşünüyoruz.”
Suriye’deki iç savaş başta olmak üzere Ortadoğu’da yıllardır süren iç karışıklıklara dikkat çeken Başaran-Symes, laiklik vurgusu yaptı: “Ortadoğu uzun süre yaralarını saramayacak durumdadır, bunun panzehiri bellidir, o da laikliktir. 90 yıl önce kazandığımız bu önemli avantajımızı yitirmemiz, tersine üzerine titrememiz gerektiğini düşünüyorum.”
Ey Turgay Ciner sen de hiç mi vicdan yok
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.