Sinop’ta kurulması planlanan, Sinop Nükleer Santralı, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna karşı açılan davanın tarihi karar duruşması, 28 Mart 2022 tarihinde Samsun 2. ve 3. İdare mahkemelerinde görülecek. Dava öncesi pek çok kentte yaşam savuncuları, “Sinop’ta nükleer santral istemiyoruz” diyerek basın açıklamaları düzenledi.
Sinop’ta Süleymaniye geçidinde nükleer karşıtları adınan açıklamayı Mehmet Özdağ okudu. Özdağ, “Tüm nükleer karşıtlarını, yaşam savunucularını; 28 Mart 2022 tarihinde saat 10:00’da Samsun İdare Mahkemesi’nde açtığımız davanın karar duruşmasında aramızda görmek istiyor, ülkemizin geleceği adına haklı mücadelemize destek olmaya çağırıyoruz.” dedi.
Özdağ açıklamasında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 6 Şubat 2018’de Sinop Üniversitesi Ahmet Muhip Dıranas Uygulama Oteli’nde halksız ÇED halkın katılım toplantısı yapıldığını ve Sinop halkının bilgilendirme toplantısının yapılacağı salona girmelerinin TOMA’lar ve biber gazlarıyla engellenerek tek taraflı bir rapor hazırlandığını hatırlattı. Sinop Nükleer Santralini üstlenen Japon Mitsubishi Şirkti ve Japon Hükümetinin de Mayıs 2018’de maliyet artışlarını gerekçe göstererek projeden çekildiğini belirten Özdağ, “Nükleer santrali inşa edecek şirketin projeden çekilmesine ve uluslararası geçerliliği olan bir anlaşmanın ortadan kalkmasına rağmen, yapımcısı yani sahibi olmayan bir proje için 11 Eylül 2020 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB), Sinop Nükleer Santralı Nihai ÇED Raporunu kabul etmiştir” dedi.
Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Bileşenleri ile birlikte Sinoplu vatandaşlar, Sinop ve Ayancık Belediyeleri, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), KESK, TEMA Vakfı ve çok sayıda demokratik kitle örgütü ile birlikte Bakanlığın hukuksuz ÇED uygulamasına karşı, 2 Ekim 2020 tarihinde yargı yoluna başvurmuştu. Samsun 2. ve 3. Bölge idare mahkemelerinde Sinop Nükleer Santralı ÇED İptali talebiyle açılan davalar için mahkeme tarafından 15 bilim insanından oluşan Bilirkişi Kurulu ataması yapıldı ve bilirkişiler tarafından yapılan değerlendirme sonucunda da 250 sayfadan oluşan bir rapor hazırlandı.
Bilirkişilerce hazırlanan raporda, nükleer atıklara ilişkin bir çözümün sunulmadığı, santralda yer seçiminin hatalı olduğu ve herhangi bir kaza durumunda tahliye işlemlerinin yapılamasının güçlüğünün ortaya koyulduğunu vurgulayan Özdağ, “Raporda, Japon hükümetinin anlaşmadan çekildiği, İnceburun bölgesinde 480 bin ağacın mevzuata aykırı ve izinsiz olarak kesildiği, ayrıca kesilen ağaçların köklerinin de söküldüğüne, flora ve yaban hayatının korunması, Halk sağlığı, iş sağlığı ve güvenliği açısından ÇED olumlu kararının bilimsel esaslara ve mevzuata uygun olmadığına; Nükleer Santralın kurulacağı bölgede, deprem, heyelan ve tsunami çalışmalarının yapılmadığının altı çizerek, ön güvenlik raporu başta olmak üzere çok sayıda eksiklik olduğuna dikkat çekmişlerdir. Raporun sonuç ve kanaat bölümünde bilirkişiler 24 ana başlıktan 18’inde, 102 alt başlıktan 90’ında olumsuz görüş bildirmiş ve Nihai ÇED raporunun bu anlamda kabul edilemez olduğunu gözler önüne sermişlerdir. Nükleer Santral karşıtlarının itiraz ettiği konularda verilen mücadelenin haklılığı bir kez daha bilirkişi raporuyla doğrulanmıştır.” dedi.
Çernobil ve Fukuşima’da yaşanan felaketlerin ardından, Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşla birlikte nükleer santrallarin güvenliği konusunun yeniden sorgulanmaya başlandığını belirten Özdağ, siyasi iktidarın nükleer lobilerin ve enerji baronlarının da desteğiyle ‘yerli, milli ve temiz enerji’, ‘enerji maliyetlerin düşürülmesi, dışa bağımlılığın sona ermesi’ gibi gerçek dışı söylemlerle kamuoyunu yanılttığını ifade etti.
Siyasi iktidarın gerekli denetim süreçlerini oluşturmadan Mersin’de Akkuyu Nükleer Santralı inşaatına başladığını, denetim yetkisini ise Nükleer Denetleme Kurumuna (NDK) devrettiğini anımsatan Özdağ, “Onlarca iş kazası ve cinayeti, temel zemininde meydana gelen çatlaklar, yıldırımdan korunma güvenliği bile olmayan denetimsiz inşaat süreciyle Akkuyu Nükleer Santralı büyük bir hızla devam etmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin kararına aykırı olarak TBMM’den geçirilen ve 8 Mart 2022 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 7381 Sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu ile Nükleer santral inşa eden ve işletecek olan uluslararası şirketler her tür sorumluluktan kurtarılmıştır. Bu kanun bizim için nükleer mevzuat felaketidir.” diye konuştu
Açıklamada talepler şöyle sıralandı ver 28 Mart’ta görülecek davaya katılım çağrısı yapıldı.
“Acilen Akkuyu NS inşaatının durdurulmasını, Sinop NS projesinin derhal iptal edilmesini, anayasaya aykırı olarak kurulan NDK’nın kapatılmasını istiyoruz. Bu projeler için ayrılan kamusal kaynakların halkın ihtiyaçları doğrultusunda kullanılmasını; eğitim, bilim ve enerji verimliliğine yatırım yapılmasını talep ediyoruz.”
(EVRENSEL)
ORÇEV: “BALIKÇI BARINAĞI UYGUN BİR YERE YAPILMALI”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.