KHK ile atıldığı işine geri dönebilmek için 268 gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’nın yargılandığı davanın 6. duruşması Ankara’da başladı. Nuriye Gülmen bugünkü duruşmaya da getirilmedi. Önceki duruşmada savcılığın tahliye talebine rağmen serbest bırakılmayan Gülmen, mahkemeye getirilerek savunmasının alınmasını istemişti.
Savcı bugünkü duruşmada da Nuriye Gülmen’in delilleri karartma şüphesinin kalmaması ve kaçma şüphesinin olmaması gerekçesi ile adli kontrol talebi ile tahliyesini istedi.
Gülmen bugün de duruşmaya Numune Hastanesi’nden SEGBİS’le bağlandı.
Öte yandan duruşmaya katılmak için İstanbul’dan yola çıkanları taşıyan araç Ankara girişinde durdurularak bağlandı.
Cumhuriyet’in aktardığına göre tanık Ömer Lütfi Zeren de duruşma salonuna SEGBİS’le bağlandı.
Tanık Ömer Lütfi Zeren şunları söyledi: “Nuriye ve Semih hoca ile Gezi direnişi sırasında tanıştım. Ben de akademi camiasından biriyim. Nuriye hocanın çevirdiği Milena’ya Mektuplar kitabını görmüştüm ve Eskişehir’de yaşadığını öğrendiğimde dikkatimi çekmişti. Berkin Elvan eylemine katıldım. Nuriye Gülmen’i orada gördüm. Öncesinde buluşmadım. O gösteriye çok kalabalık bir katılım olmuştu. Nuriye hocayı kitlenin ortalarında gördüm. O gösteride bir patlama olduğunu hatırlamıyorum. Gizli tanık Berk’in söyledikleri gerçeği yansıtmıyor.”
Tanık Yaprak Yılmaz ise Nuriye Gülmen’i tanıdığını, eyleme polisin müdahale ettiğini ve eylemde kimsenin bomba atmadığını kaydetti. Yılmaz, gizli tanığı tanıdığını belirterek, “Yalancı biriydi, her şeyi abartırdı. Ben yalanları sebebiyle arkadaşlığımı kestim” dedi.
Veli Saçılık tanık olarak dinleniyor: “Ben ihraç edildiğimde Nuriye hoca Yüksel Caddesi’ndeki eylemine başlamıştı. Ben ihraç edildiğimde Nuriye hoca Yüksel Caddesi’ndeki eylemine başlamıştı. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevi yapma kararını kendi iradeleriyle aldı. Kimsenin talimatıyla eylem yapmadılar.”
Duruşmayı takip eden Gazeteci Gökhan Özbek’in aktardığına göre de Saçılık, “Açlık grevi Yüksel’deki eylemler sonrası başladı. 43. gün ‘siz bırakın ben başlayım’ dedim. Ama eylemler etkisini yitireceği için bırakmadılar. O günden sonra her gün Yüksel’de basın açıklaması yaptık. Her gün dayak yedik” dedi.
Savcı bir kez daha Nuriye Gülmen’in tahliyesini istedi.
‘BU HAKSIZLIĞA SES ÇIKARMAK İÇİN TALİMAT DEĞİL, ONUR GEREKİR’
Davanın tutuksuz sanıklarından Acun Karadağ söz aldı: “6 celsedir mahkemeyi dehşetle takip ediyorum. 20 yıllık öğretmenliğimde öğrettiğim her şeyi ters yüz eden bir mahkemeye şahitlik ediyorum. Ben size soruyorum, bu kadar haksızlığa ses çıkarmak için bir örgütün talimatı mı gerekiyor? Buna ses çıkarmak için talimat değil onur gerekir? Siz olsaydınız ne yapardınız? Açlık grevi bireysel ve demokratik tercihtir. Ben yapamıyorsam kalbimde pil vardır. Ben de yapacaktım ama eylemler sırasında anjiyo oldum. Biz başkalarına zarar veren eylemlere çocukluğumuzdan beri karşıyız. Başkasına zarar vermek yerine kendi bedenlerimize zarar veririz.
Sizde ( mahkeme heyetine yönelik ) gelen yalancı tanıklara sizde inanmıyorsunuz! Ama birileri karar veriyor size tetik çektiriyorlar. Savcı ben açlık grevi yapmadığım için benim beraatimi, Nuriye ve Semih açlık grevi yaptığı için onları cezalandırmak istiyor. Amaç Yüksel direnişini kırmak. Vicdanla karar veremiyorsanız, hukukla karar verin Nuriye’yi serbest bırakın.
‘AÇLIK GREVİ İLE NASIL YARDIM VE YATAKLIK YAPILIR?’
Semih Özakça söz aldı: “Söylenecek aslında çok şey yok. Burada bir hata var. Savcı benimle ilgili terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım ediyor diyor. Kanıtı nerede? Bir kanıt getirin lütfen. Mahir Ünal dün Reza Zarrab ile ilgili ‘kendini kurtarmak için her şeyi yapar’ dedi. Ama bendeki tanıkta bir dekont bile yok. Yardım ve yataklık deniyor, insan açlık grevi ile nasıl yardım ve yataklık yapar?
Semih Özakça savunma yaparken, Numune Hastanesi ile SEGBİS bağlantısı koptu. Bağlantı kurulması için duruşmaya 10 dakika ara verildi.
Mahkeme heyeti salona geldi. Duruşmanın 2. oturumu başladı. Gazeteci Gökhan Özbek, duruşma salonundan aktarıyor;
‘ÖĞRENCİLERİME DÖNECEĞİM DİYE SÖZ VERDİM’
Semih Özakça: “Beklemekten hiçbir şey elde edemedik. Keşke daha önce açlık grevi yapsaymışız. Daha önce başlasayımışız. Biz 120 gün boyunca açlık yapmadık. Hiç bir örgüt bize bir şey söylemedi. Vicdanım ve onurumla açlık grevine başladım. Biz Yüksel’de açlık grevi öncesi polis bizi gözaltına alındığında anamıza babamıza küfrediyordu. İnsan muamelesi görmüyorduk. Biz orada açlık grevi kararı aldık. Ben açlık grevi talimatını öğrencilerimden aldım. Ben onlara söz verdim geleceğim diye! Onlarda söz mü dedi bende açlık grevine başladım. Oturma eylemi etkili olsa onu yapacaktım. Açlık grevine devam etme nedenimiz bize yapılan saldırılardır. Ailelerimiz hükümetle görüşmeye gitti. Bir anda tutuklandık. Biz onurumuzu korumak için açlık grevine devam ettik. Nasıl açlık grevini bitirelim ki?”
Nuriye Gülmen el sallayarak ‘herkesi çok seviyorum’ dedi.
Semih Özakça: “Bir ay önce içeriden çıktım. İçeride ve hala kara propaganda yapıyorlar. İktidar adım atmıyor. Komisyon diyor hala komisyon yok. İşime iade edilmemle açlık grevini bitireceğim. Hala vicdanı ile hareket edecek adalet kırıntıları olduğunu düşünüyorum. Dün FETÖ’cü dedikleriniz orada oturuyordu. Yarın RETÖ’cü ilan edilebilirsiniz. Açlık grevini bilerek, isteyerek bu eylemle işimize döneceğimize umut ederek başladık. Ben bu eylemde umudu gördüm. Yalancı tanık benim evime gelip kahvaltı yaptığını söylüyor. Benim annen yıllardır engelli amcasının kızına bakar. Evden çıkma şansı yoktur. Kahvaltıya gelme durumu ortamı yok. Açlık grevi suç değildir. İşime döndüm yine atıldım yine açlık grevine devam ederim.”
Mahkeme heyeti Semih Özakça savunmasını yaparken saat 14:00’a kadar ara verme kararı aldı.
Cezaevi’nden ‘darp’ açıklaması: Hükümlü kendini duvara vurdu!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.