Rize AÇIK
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
  • Rize Nabız
  • Kadın
  • SAMSUN KADIN DAYANIŞMASI “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KADINLARIN GÜVENCESİDİR”

SAMSUN KADIN DAYANIŞMASI “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KADINLARIN GÜVENCESİDİR”

ad826x90

sam

ad826x90

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KADIN LARINGÜVENCESİDİR!

GENÇAĞA KARAFAZLI

Samsun Kadın dayanışması, Militarizm ve ekonomik kriz gibi etkenlerin de kadına yönelik erkek şiddetinin artmasında etkisi büyük olduğunu belirtti.

“MİLYONLARCA KADIN HER TÜRLÜ ERKEK ŞİDDETİNİN TEHDİTİ ALTINDA”

ad826x90

Samsun kadın dayanışmasından yapılan yazılı açıklamada;

“Binlerce yıllık erkek egemen sistemin kadın üzerinde geliştirdiği tahakkümün bir aracı olarak şiddet, günümüzde kapitalizmle ve mevcut iktidarlarla olan sıkı iş birliğinin sonucu olarak tüm dünyada artarak devam ediyor. Kadının yeniden üretim rollerini (ev ve bakım işleri) artırmayı hedefleyen yeni emek rejiminin tesisinde ve kadın özgürlük mücadelesinin yükselişinin durdurulmak istenmesinde şiddet önemli bir rol oynuyor. Ülkemizde de sosyo-ekonomik durumu, dini, dili, etnik kökeni vs. fark etmeksizin günde en az iki kadın, genellikle en yakınındaki (sevgili, eş, eski eş, baba, oğul vb.) erkekler tarafından katlediliyor, milyonlarca kadın da sıradanlaşan; ekonomik, psikolojik, cinsel, fiziksel gibi türlü türlü erkek şiddetinin tehdidi altında yaşamını sürdürmeye çalışıyor.

“MİLİTARİZM VE EKONOMİK KRİZ KADINA YÖNELİK ERKEK ŞİDDETİNİ ARTIRIYOR”

Önlem geliştirmekle sorumlu olan siyasal iktidar, yıllardır siyasal İslamcılığı da düstur edinerek cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren söylem ve politikalar geliştiriyor. Kadın erkek eşitsizliğini açıkça fıtrata bağlıyor, kadını yalnızca aileyle, evle, kocayla, annelikle tanımlıyor. Militarizm ve ekonomik kriz gibi etkenlerin de kadına yönelik erkek şiddetinin artmasında etkisi büyük oluyor.

ad826x90

Öte yandan, kadınlara şiddet uygulayan, kadınları katleden erkekler için cezasızlık özel bir politika olarak uygulanıyor. Şiddet mağdurlarının kolluk güçlerine ve yargıya yaptıkları başvurular sonuç vermiyor, gerekli önlemler alınmıyor. Kırıkkale’de eski eşi Fedai Baran tarafından defalarca bıçaklanarak 10 yaşındaki kızının gözleri önünde “ölmek istemiyorum” haykırışlarıyla katledilen Emine Bulut’un, öldürülmeden yalnızca yarım saat önce karakola şikâyette bulunduğu ama hiçbir önlemin alınmadığı gerçeği bunun en somut örneğidir.

“2020 YILINDA 284 KADIN ERKEKLER TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜ”

Şiddetin failleri ya cezasız kalıyor ya da kısa sürede serbest bırakılıyorken, şiddete uğrayan kadınlar ise suçlanıyor, itibarsızlaştırılıyor. Erkekler açıkça cesaretlendiriliyor.

Şüpheli ölümler ve intiharlar dışında, yalnızca basına yansıdığı ve kadın örgütlerinin takip ve tespit edebildiği kadarıyla 2020 yılında en az 284 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Bu rakam, geçtiğimiz Ocak ayında 22, Şubat ayında 33’tü.

Adalet Bakanlığının verilerine göre 2019 yılında 41 bin 363 koruma başvurusu reddedildi.

Fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kaldığı halde kurumsal başvuruda bulunan kadın oranı % 11.

Yılda ortalama 8 bin çocuk cinsel istismara uğruyor.

LGBTİ+lara yönelik ayrımcılık, şiddet, nefret cinayetleri de aynı temelde gün geçtikçe artış gösteriyor. Transgender Europe’ın (TGEU) 2008’den bu yana yürüttüğü trans cinayetleri izleme projesi verilerine göre Türkiye dünyada en fazla trans cinayeti işlenen ülkelerden biri.

Son 10 yılda 18 yaşından küçük evlendirilen kız çocuğu sayısı yaklaşık 400 bin.

En az 399 olması gereken sığınma evi sayısı sadece 145.

EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK VE HER TÜRLÜ ŞİDDETE KARŞI MÜCADELE YÜRÜTEN KADINLARA BASKILAR ARTIYOR.

Kayyum atanan belediyeler bünyesinde şiddete uğrayan kadınlar için açılmış kurumlar tek tek kapatıldı. Sığınma isteyen kadınların kişisel bilgileri, davetiye çıkarırcasına üçüncü taraflarla paylaşıldı.

Şiddete maruz kalanların başvuru yapabileceği 7/24 hizmet verecek bir iletişim hattı bulunmuyor.

Eşitlik, özgürlük ve her türlü şiddete karşı mücadele yürüten kadınlara, kadın kurumlarına ve örgütlerine baskılar artıyor.

Kararı Kabul Etmiyoruz! İstanbul Sözleşmesinden Vazgeçmiyoruz!

Eğer kadın mücadelesi, kadın kazanımları ve İstanbul Sözleşmesi olmasaydı, şüphesiz ki yukarıda yalnızca bir kısmını ele alabildiğimiz tablonun vahşeti çok daha büyük olacaktı. İstanbul Sözleşmesiyle ilgili çok şey söylüyorlar. Bizim de söyleyeceklerimiz var.

İstanbul Sözleşmesiyle İlgili Doğru ve Yanlışlar:

Yanlış: Sözleşme toplumu cinsiyetsizleştiriyor.

Doğru: Sözleşme cinsiyetin herhangi bir şiddetin gerekçesi olmasını yasaklıyor.

Yanlış: Toplumun büyük çoğunluğu sözleşmeden rahatsız.

Doğru: 2020 yılının temmuz ayında Metropol Araştırma Şirketi’ nin yaptığı araştırma sonucuna göre, propaganda yapma eşitsizliğine ve baskılara rağmen, sözleşmeye sahip çıkanların oranı %63, sözleşmeden çekilmek gerektiğini söyleyenlerin oranı ise yalnızca %17’ dir.

Yanlış: Sözleşme gereğince yalnızca kadının beyanı esas alınarak erkekler hapse atılıyor, erkekler evden atılıyor, yuvaları yıkılıyor.

Doğru: Sözleşmeye göre kadın beyanıyla verilen tek karar tedbir kararıdır. Bu tedbir kararı da, şiddete uğrayan kadın ve çocukların mağdur edilmemesi için geçici maddi yardım yapılması, kalacak yer sağlanması, şiddet uygulayan ve şiddet uygulamakla tehdit eden erkeğin evden uzaklaştırılması gibi önlemleri içeriyor.

Yanlış: Kadına yönelik şiddet sözleşme nedeniyle arttı.

Doğru: İstanbul Sözleşmesi’ nin yürürlüğe girdiği 2014 yılından 5 yıl önce dönemin Adalet Bakanı, 2002’ den 2009’ a kadar kadın cinayetlerinin %1400 kat arttığını açıkladı.

Yanlış: Sözleşme dış güçler tarafından hazırlanmıştır.

Doğru: Sözleşmeyi hazırlayan 8 kişilik komitede Türkiye’ li bir akademisyen de yer alırken, tüm kadın STK’ ları, örgütleri sürece dahil oldu. Sözleşme dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakanı R.T.Erdoğan, Dışişleri Bakanı A.Davutoğlu tarafından imzalandı ve TBMM’ de tüm partilerin onayıyla uygun bulundu.

Yanlış: Sözleşme kadına süresiz nafaka hakkı veriyor, erkekleri mağdur ediyor.

Doğru: Sözleşmede nafaka ile ilgili herhangi bir madde bulunmuyor. Yoksulluk nafakası Medeni Kanun’ un 175. Maddesi’ yle düzenlenmiştir. Erkekler tarafından da talep edilebilen bir haktır ve yalnızca aylık 370 TL’ dir.

Yanlış: Sözleşme boşanmaları artırdı.

Doğru: TÜİK’ in 2001- 2019 arası evlilik ve boşanma istatistikleri sözleşmeden bağımsız bir gidişat olduğunu açıkça gösteriyor.

Yanlış: Sözleşme eşcinselliği teşvik ediyor.

Doğru: Sözleşme cinsiyeti, cinsel yönelimi nedeniyle hiç kimsenin ayrımcılığa ve şiddete uğramamasını, şiddet mağdurunun haklarının korunmasını amaçlıyor.

Yanlış: Sözleşme geleneksel aile yapısını bozuyor.

Doğru: Sözleşmede aile tanımına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmuyor. Ev içi şiddeti önleme ve mağduru koruma için kurulacak mekanizmalardan ve çıkarılacak yasalardan evli olsun olmasın hane içindeki herkesin yararlanmasını içeriyor.

 

HERKESİ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE SAHİP ÇIKMAYA ÇAĞIRIYORUZ!

Denizli’de İranlı 4 mülteci kadın ‘İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz’ eylemine katıldıkları gerekçesiyle ‘Kamu düzenini bozmak’ iddiasıyla gözaltına alındı. ” Bu hukuksuzluğun adı ‘Kamu düzenini bozma’ iddiasıyla Göç İdaresi tarafından yapılan ‘keyfi’ tutuklamadır. İktidarın kadın düşmanı politikalarının bir yansımasını da mülteci düşmanlığında görüyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden de mülteci kardeşlerimizden de vazgeçmiyoruz”.Kamu düzeni kadınlar katledilirken neredeydi? Mülteci kardeşlerimiz hakkında çıkarılan sınır dışı kararı derhal iptal edilmelidir, mülteci kardeşlerimiz serbest bırakılmalıdır. İstanbul Sözleşmesi hepimizindir

Hiç kimsenin sınıf, din, etnisite, dil, cinsiyet, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim nedeniyle  ayrımcılığa, ötekileştirmeye maruz kalmadığı; evde, ailede, sokakta, işyerlerinde, sendikalarda, yani yaşamın her alanında eşit, özgür ve şiddetsiz bir yaşamı savunuyoruz. Savunumuzun mücadelesini de kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu temelde de İstanbul Sözleşmesini savunmaktan, Sözleşmenin ve 6284 sayılı yasanın etkin uygulanması ısrarımızdan vazgeçmiyoruz.

ad826x90

Sıradaki haber:

Korkmuyoruz sinmiyoruz direnişe devam Güngör Baş yazdı

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.