Rize PARÇALI BULUTLU
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Rizeli Gazeteciler Medya Darbesini Kınadı

ad826x90

muhalif olanı yok etme çabasıdır, ifade özgürlüğüne saldırıdır

ad826x90
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın memleketi Rize’de bir grup gazeteci, Zaman Gazetesi ve Samanyolu TV çalışanlarına yönelik başlatılan operasyonlar ve gözaltılara, basın açıklamasıyla tepki gösterdi.
Cumhuriyet Caddesi’ndeki Atatürk Anıtı önünde yapılan basın açıklamasına Rize Gazeteciler Derneği Başkanı Faik Bakoğlu, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD)Rize Şube Başkanı Gençağa Karafazlı, Rize Nabız Gazetesi muhabiri Musa Yazıcı, Rize Viçe Gazetesi ve Cumhuriyet Gazetesi Rize Temsilcisi Ömer Şan, Ajans Rize Gazetesi Sahibi Deniz Varlı katıldı.
Gazeteciler adına basın açıklamasını okuyan Karafazlı şunları söyledi:
“14 Aralık 2014 günü “paralel yapı” adı altında sürdürülen polis operasyonlarının bir yenisi daha yapıldı. Bu operasyonun özelliği Samanyolu grubu ile Zaman Gazetesi’ne yönelik olmasıdır.
Yapılan operasyonların devletin içindeki “paralel” yapılanmaları temizlemeye yönelik olmadığı, mevcut hükümetle ters düşen her birey ve örgütün sindirilmesi, tasfiye edilmesi veya ortadan kaldırılması amacı taşıdığı açıktır. Bugün siyasal iktidarın yanında yer alarak her türlü hukuksuzluğa ve antidemokratikliğe sessiz kalanlar, 14 aralıkta Zaman ve STV’ye yönelik gerçekleşen operasyonu iyi okumalıdır.
Bu operasyonla verilen mesaj şudur : Ya siyasal iktidarla paralel bir şekilde çalışırsınız ve her türlü zulme sessiz kalır hatta desteklersiniz ya da “paralel” damgası yer ve bir intikam operasyonuna maruz kalırsınız. Bu durumdan korunmanın tek yolu daha fazla demokrasi ve daha fazla özgürlüktür. Siyasal iktidara rağmen savunulması gereken budur.”
yürütülen operasyonlarda çok sayıda gazetecinin hakkında soruşturma açılması, bir kısmının gözaltına alınması, listeler hazırlanarak adeta “gazeteci avı”na çıkılmasının hukuk dışı olduğunu, basın ve ifade özgürlüğüne açık saldırı niteliğini taşımaktadır. Bu saldırıların bir an önce durdurulmasını talep ediyoruz.
Bu operasyon yapılırken, ‘devleti ele geçirmek için örgüt kurmak’ gerekçesi ileri sürülüyor. Yakın geçmişte iktidarla birlikte hareket eden bu kişilere yapılan soruşturma ve gözaltılar,iktidarın emrinden, denetiminden, kontrolünden çıkan gazetecilerin cezalandırılması operasyonudur.
Geçmişte çeşitli şafak operasyonlarıyla çok sayıda gazetecinin tutuklanmasına ses çıkarmayıp, hükümetin yanında yer alan bu gurubun bugün bunları yaşıyor olması adeta bir ders niteliği taşımaktadır. Bugün herkesin bundan bir ders çıkarması gerekir, özellikle arkasını iktidara dayayıp, kendini güvende hisseden meslektaşlarımız bu yaşananlardan ders almalıdır.
 
Gazeteciler, dün kendilerine yapılan zulümleri anımsayarak, bugün ‘Bana ne’ deme lüksüne sahip değildir. Meslek etiği, insan olmak bunu gerektirir.Aynı fikirleri paylaşmıyor olmamız, bugün meslektaşlarımıza yönelik haksızlığa, hukuksuzluğa karşı çıkmamıza, basın ve ifade özgürlüğünü “yine” savunmamıza asla engel değildir.Yapılan operasyon, iktidara muhalif çizgide olan tüm gazetecilere yönelik tehdittir, gözdağıdır.Bizler her ortamda “özgür basın susturulamaz” diye sesimiz yettiğince bağırıyoruz. Bugünde sesimizin tonu aynıdır, ve her zaman rengine, diline,ırkına bakmaksızın ‘zülmün’ karşısında ezilenin yanında olacağız.
 
Meslektaşlarımıza yapılan iktidarın saldırısı gazeteciliğe, mesleğimize,evrensel basın ilkelerine yapılmaktadır.Manzara darbe dönemlerinin, sıkıyönetim, olağanüstü hal dönemlerinin uygulamalarıdır. Bu saldırıların bir an evvel durdurulmasını talep ediyoruz.Siyasal iktidarın, paralel yapı adı altında Fettullah Gülen Cemaati içerisinde bulunan belli bir kesime yönelik yargı yolu ile baskı politikası yeni bir aşamaya ulaşmış durumdadır. Yazılı ve görsel medyanın evrensel hukuk ilkeleri göz ardı edilerek bu operasyonlar kapsamında yeniden hedef haline getirilmesi basın özgürlüğü bakımından Türkiye’nin mevcut kötü sicilini daha da kötüleştirmiştir.
 
Türkiye’de yıllardır TMK kullanılarak siyasal iktidara muhalif kesimler baskı altına alınmakta ve bu çerçevede her türlü demokratik ve meşru mücadele yürüten kişiler terörle suçlanabilmektedirler. Türkiye’de başta adil yargılanma hakkı olmak üzere masumiyet karinesi, savunma hakkı gibi en temel insan hakları sürekli ihlal edilmektedir. 14 Aralık günü gerçekleştirilen polis operasyonlarında soruşturmaların gizliliği kararı alınması savunma hakkına getirilmiş önemli bir ihlaldir. Bu operasyonda gazetecilerin gözaltına alınması, halkın haber alma hakkı bakımından yeni bir ihlalin yaşanmakta olduğunu göstermiştir.
Türkiye tutuklu gazeteciler, tutuklu avukatlar, tutuklu sendikacılar, tutuklu insan hakları savunucuları ülkesi olmaktan maalesef bir türlü çıkamamaktadır. Siyasal iktidarlar her defasında bu kişilerin gazetecilik ya da avukatlık ya da sendikacılık yada hak savunuculuğu görevleri nedeni ile değil de “terörist” örgütlerle ilişkileri nedeni ile gözaltına alınıp tutuklandığından bahsetmektedir. Siyasal iktidara sesleniyoruz. Başta MİT Müsteşarı olmak üzere Genel Kurmay Başkanının ve Türkiye’de yaşayan hemen hemen herkesin terörist olmakla suçlanabildiği bir ülkede bu gerekçeniz karşılık bulmamaktadır. O halde yapılması gereken şey en kısa zamanda TMK’yı ortadan kaldırmaktır.
 
Fettullah Gülen Cemaati’ne yönelik polis operasyonlarının bu cemaatin devlet içerisinde “paralel yapı” adı altında yasa dışı olarak örgütlenmesinden kaynaklandığı belirtilmektedir. O halde siyasal iktidara soruyoruz. Devlet içerisinde yasa dışı yapılanmaların en önemlileri olan kontr-gerilla, JİTEM, Hizbulkontra gibi yapılanmalar tasfiye edildi mi? Devlet içerisindeki yasa dışı yapılanmaların varlığını sürdürüyor olması nasıl izah edilecek? Siyasal iktidarın MGK vasıtası ile belli kesimleri veya grupları yasa dışı grup ilan etme yetkisi var mıdır? Milli Güvenlik Siyaset Belgesi aracılığı ile vatandaşın “iç düşman” ilan edilmesi Anayasa ve AİHS’e uygun mudur? Bu sorular çoğaltılabilir.
 
Ancak siyasal iktidara seslenmek istiyoruz. Devlet içerisinde yasa dışı her türlü yapılanma mutlaka tasfiye edilmeli, sorumlular yargı önüne çıkarılmalıdır.Samanyolu Grubu, Zaman Gazetesi ve gazetecilere yönelik operasyonlarda gözaltına alınanların serbest bırakılmasını, bu operasyonlarda siyasal iktidarın basın özgürlüğüne, adil yargılanma ve savunma hakkına yönelik baskı politikasını sona erdirmesini ve herkesin hukuk güvenliği hakkından yararlanması için gerekli tedbirleri almasını bu vesile ile bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
 
 
ZAMAN GAZETESİ’Nİ ZİYARET ETTİLER
Yaptıkları basın açıklamasının ardından Zaman Gazetesi Rize Bürosunu ziyaret eden Gazeteciler, burada Zaman Gazetesi Rize Temsilcisi Mustafa Erdoğan ve Zaman Gazetesi Rize Muhabiri Hızır İlyas Yıldırım ile yaşanan süreci değerlendirerek, basına yönelik baskıların karşısında yer aldıklarını söyledi.

ad826x90

ad826x90

Sıradaki haber:

“Annemle helalleşme mi Rize li yezid mi engelliyor”

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.