Eğitim-Sen Rize şubesi Eğitim Sen kadın sekreteri Betül Beşirli, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı.
“EMEĞİMİZ BEDENİMİZ KİMLİĞİMİZ BİZİM; MÜCADELEDE KARARLI ÖZGÜRLÜKTE ISRARCIYIZ”
“8 Mart emeğimizin sömürüsüne, görünmez kılınmasına, ayrımcılığa; her türden baskıya ve şiddete karşı direnişi simgeleyen önemli bir mücadele günü. 8 Mart aynı zamanda kadınların 1857’de, öncesinde ve o zamandan bu yana patriarkal kapitalizme, eşitsizliğe, yoksulluğa, kadın emeğinin ve bedeninin değersizleştirilmesine karşı ancak örgütlü direnişle kazanım elde edebileceğinin açık bir göstergesidir.
KESK’te örgütlenen kadınlar olarak en az 166 yıl öncesinden bugüne emek, hak ve eşitlik mücadelesi uğruna hayatını kaybeden işçi kadınların mücadelelerini selamlıyoruz. Onların sesine sesimizi katarak ayrımcılığa, şiddete, eşitsizliğe, sömürüye, gericiliğe, baskılara ve savaşlara karşı sesimizi yükseltiyoruz.
“AKP-MHP İKTİDARI HAYATI SÜRDÜRMEK İÇİN GEREKEN ASGARİ KOŞULLARIN OLUŞTURULMASI İÇİN K KAYDA DEĞER BİR GİRİŞİMDE BULUNMADI”
6 Şubat depreminin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti ne acımız, yasımız dindi, ne öfkemiz bitti. Depremin yaşandığı kentlerde yaşam hala çadırlarda, konteynırlarda oldukça zor koşullarda sürüyor. Aradan bir yıldan fazla zaman geçti ama AKP-MHP iktidarı hayatı sürdürmek için gereken asgari koşulların oluşturulması için k kayda değer bir girişimde bulunmadı. Kışla, yağmurla, selle daha da zorlaşan koşullarda kadınların omzuna yüklenen sorumluluklar, bakım emeğinin kadınların görevi sayılması nedeniyle arttıkça artıyor. Depremin enkazından çıkıp da ayakta nasıl kaldığına şaşırdığımız iktidarın en yetkili şahsı ise depremin yıldönümü için gittiği Hatay’da “Benden olmayana, benim gibi düşünmeyene ve benim gibi yaşamayana hizmet yok” anlamına gelen sözler söylüyor. Bu sözlerden de yıllardır nasıl bir zihniyetle yönetildiğimizi bir kez daha anlamış olduk.
İktidarın gündemi ne doğa ne emek. Çok değil iki hafta önce bunun nerelere vardığını bir kez daha gördük. Erzincan İliç’te çevre örgütlerinin ve ilgili meslek odalarının raporları görmezden gelinerek kapasitesi arttırılan altın madeninde toprak kayması nedeniyle büyük bir göçük meydana geldi. Dokuz işçi hala devasa bir siyanürlü toprak yığının altında. Ama bunlar AKP-MHP iktidarını durdurmaya yetmiyor; İliç’te yaşanan doğa katliamının etkisini yıllarca yaşayacağımız açıkken iktidar yeni yeni altın madeni rezerv alanlarına izin vermeye devam ediyor. Türkiye’de de uzunca bir zamandır etkisi açıkça hissedilen neoliberal politikalardan en fazla kadınlar etkileniyor.. Esnek, kısmi ve evden çalışma yaygınlaştırılıyor. Bu koşullar altında her beş kadından yalnızca biri kayıtlı, tam zamanlı istihdama erişebiliyor. Kadın işsizliği ise her zaman olduğu gibi tüm işsizlik türlerinde en yüksek olan işsizlik türü.
“AKP-MHP İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN HUKUKSUZCA ÇIKTI”
AKP/MHP iktidarı ve yanına aldığı ittifaklar Kadına Karşı Şiddetin ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuzca çıktı, 6284 Sayılı Kanun’un yerli ve milli olmadığını her fırsatta dillendiren AKP-MHP iktidarı, gerici-milliyetçi yeni ittifakı ve medyasıyla kadın düşmanlığını, nefret söylemini yaygınlaştırıyor.
Hergün en az 3 kadın katlediliyor. Faillerse cezasızlık, korumasızlık ve hukuksuzluk nedeniyle etrafta gezmeyi sürdürüyor. Ama AKP-MHP iktidarı ataerkil kapitalist sistemin ihtiyaçlarına uygun biçimde, fiili kürtaj yasakları ve nüfus politikalarıyla kadın bedenleri üzerinden, kadın cinselliği ve doğurganlığını denetlemeyi sürdürüyor. ÇEDES gibi projelerle bilimsel eğitim yok ediliyor; Fetvalarla, Diyanet’le bu sistem destekleniyor. Erkek egemen sistemin yeniden üretilmesi ile cinsiyetçi politikalar müfredata giriyor.
İsrail’in Filistin’i işgali en başta bölgedeki bütün etnik, dinsel/mezhepsel çelişkilerin daha da şiddetlenmesinin ve başka soykırımların da gündeme gelmesinin yolunu açtı. Uzun süredir Ortadoğu’da; Suriye’de, Irak’ta, Yemen, Sudan’da ve Ukrayna’da devam eden çatışma ve savaş hali ekonomik krizleri derinleştirirken, emekçiler, halklar ve kadınların içinde bulunduğu şartlar daha da ağırlaşıyor.
“EMEĞİMİZ BEDENİMİZ KİMLİĞİMİZ BİZİM; MÜCADELEDE KARARLI ÖZGÜRLÜKTE ISRARCIYIZ “
Bizler kadın mücadelesine dönük tüm bu baskı ve şiddet politikalarının dönemsel değil stratejik ve ideolojik olduğunu farkındayız. Tüm bu olumsuz tabloya, faşizmin ve köktendinciliğin kendisini kurumsallaştırma girişimlerine rağmen, kadınların yaşamın her alanına eşit ve özgür katıldığı, gerçek anlamda demokrasinin ve barışın, laik bir yönetim biçiminin inşa edildiği bir ülke yaratmanın mümkün olduğunu biliyoruz.
Bu 8 Mart’ta da kamu emekçisi kadınları EMEĞİMİZ BEDENİMİZ KİMLİĞİMİZ BİZİM; MÜCADELEDE KARARLI ÖZGÜRLÜKTE ISRARCIYIZ şiarı ile işyerlerimizde, yaşadığımız her yerde mücadele etmeye, eşitlik, özgürlük, emek, hak, adalet, barış ve laiklik için yıllardır verdiğimiz mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz.
“YAŞASIN KADINLARIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ; YAŞASIN KESK!”
Her fırsatta dile getirdiğimiz taleplerimizi bir kez daha sizlerle paylaşıyoruz.
Tüm kadınları, gökkuşağı gibi tüm renklerimizle bir arada olmaya, haklarımıza ve yaşamlarımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Evde, işte, tarlada emeği ve hakları için mücadele eden tüm kadınların 8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma gününü kutluyoruz.
YAŞASIN KADINLARIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ; YAŞASIN KESK!
“KADIN DURURSA DUNYA DURUR”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.