Bazı temel ihtiyaç maddelerinde ve sektörlerde yapılan KDV indirimine ilişkin değerlendirmede bulunan Ekonomi-Politikçi Prof. Dr. Mustafa Durmuş, “İktidarın enflasyonu düşürmek gibi bir kaygısı yok. Tam tersi belli sektörler üzerinden ekonomik canlılık yaratma kaygısı içerisinde. Bu konut ve turizm. Bu da aslında enflasyonu körükleyecek bir şey” dedi.
Hükümet bazı temel konut, turizm ve bazı temel ihtiyaç maddelerinde KDV indirimine gitti. Açıklanan KDV düzenlemeleriyle ilgili Evrensel’e konuşan Prof. Dr. Mustafa Durmuş, iktidarın düzenleme ile birden fazla amaç güttüğünü söyledi. İktidarın vergi tahsilatlarını sadeleştirmeye çalıştığını söyleyen Durmuş, “Özellikle inşaat sektörüne yönelik yapmış olduğu düzenlemeler ya da ikinci el otomobil satışlarına yönelik düzenlemeler… Bu düzenlemelerle hem genel standartlaştırma hamlesi yapıyor hem de kendisi için maliyetli olan vergi tahsilatını daha az maliyetli hale getirmeye çalışıyor. Çünkü bir karmaşa söz konusuydu özellikle iadeler vergi toplama maliyetlerini artırıyordu” dedi.
İktidarın vergi gelirlerini olabildiğince artırabilmek istediğine dikkat çeken Durmuş, “2020 yılıyla kıyaslandığında vergi tahsilat oranının yüzde 80’i aştığını görüyoruz. Yani iktidar vergi toplamaya yüklenmiş görünüyor” dedi.
Durmuş, iktidar için kritik sektörlerden biri olan inşaatta KDV indirimine ilişkin ise şunları söyledi: “150 metrekareye kadar olan daire satışlarında KDV’yi yüzde 1’den yüzde 8’e çıkarıyor. Bunu yaparken de 150 metrekareyi aşan daireler için aşamalı bir tarife uyguluyor. Örneğin 200 metrekarelik evin 150 metrekaresini yüzden 8’den hesaplarken geriye kalanını yüzde 18’den hesaplıyor. 150 metrekare ve altındaki daireler genellikle düşük ve orta gelirli ailelerin talip olduğu daireler olduğu için onların ödeyeceği vergide bir artış söz konusu olacak. Yani fatura onlara kesilmiş gibi gözüküyor. Arazi arsa teslimleri gibi daha önce yüzde 18 olan KDV’yi yüzde 8’e düşürmüş durumda. Bu düzenleme 1 Nisan’dan itibaren yapılacak, alınacak binalarla ruhsatlarla ilgili bir durum olacak.”
“İktidarın inşaat sektörüne verdiği desteği sürdürecek gibi görünüyor” diyen Durmuş, “Bu destek patronlara para sahiplerine yönelik bir destek, tüketiciye ya da birikimleriyle ev sahibi olmaya çalışanlara verilmiş bir destek yok. Aksine KDV oranlarının yüzde 1’den yüzde 8’e çıkarılması gibi bir durum söz konusu. Türkiye’deki konut sektörü Avrupa’daki ve OECD ülkeleri arasındaki hızla fiyatları en yüksek artan ülkeler arasına giriyor. Bu düzenlemenin düşük gelirlilerin emekçilerin aleyhine bir durum olduğu açık” dedi.
Düzenleme turizm sektörüne de yarayacak. “Düzenleme turizm sektörüyle de ilgili. Yeme içme sektöründeki daha önce uygulamış oldukları yüzde 8 KDV uygulaması otellerin restoranlarına da uygulanacak” diyen Durmuş şu ifadeleri kullandı: “Böylece onlara da yüzde 18 KDV değil yüzde 8 KDV uygulanacak. Burada da iktidarın bel bağladığı turizm sektörüne bir destek var. Ancak bu indirim alkol satan işletmelerde geçerli olmayacak. Bu da bir ayrımcılık tabii ki. Benzer bir refleksi bir yerde daha görüyoruz temizlik malzemeleri sabun gibi ürünlerde KDV yüzde 18’den yüzde 8’e düşürüldü. Bu hane halkının tüketiminde ne kadar yer tutuyor tartışılır ama gözden kaçırılmaması gereken bir şey var, tek tek tüm ürünleri saymışlar ancak kadın pedlerinin adını geçirmemişler sadece tarifedeki yerini koymuşlar. İkinci el otomobil piyasasında da bir karışıklık var, yüzde 1’den yüzde 18’e bir artış var orada da bir standardizasyon yapmışlar. Örneğin ikinci el bir otomobil herhangi bir katma değer vergisi mükellefiyeti olmayan sıradan bir vatandaşa satıldığı zaman yüzde 1 ama bir şirkete satıldığında ikinci el de olsa yüzde 18 olarak değerlendirilecek. Dolayısıyla burada da büyük bir gürültü kopmuş gibi bir hava var ama ikinci el piyasasına ilişkin olarak büyük çaplı bir değişiklik söz konusu değil.
Enflasyon açısından bir değerlendirme yapan Durmuş, “Enflasyonda en önemli etkenlerden biri vergi yükü. Bu indirimlerin enflasyonu aşağıya çekip çekmemesi, piyasaların arz-talep koşullarına göre değişecektir. Örnek vermek gerekirse, enflasyonun ve dövizin bu kadar yüksek olduğu, Türk lirasının bu kadar değersiz olduğu bir dönemde emlak hâlâ çok değerli bir yatırım aracı olarak değerlendiriliyor. Bu yüzden konuta yüksek talep sürerse ve reel faiz bu kadar düşük olduğu sürece, bunun enflasyonu aşağı düşürmesi beklenmemeli” dedi.
Asıl indirilmesi gereken fiyatların akaryakıt, petrol, doğal gaz olduğunu kaydeden Durmuş,“Bunlarda KDV, ÖTV sıfırlaması yapılabilseydi bu enflasyonu belli ölçüde düşürürdü. İktidar bundan ısrarla kaçıyor. Düzenlemede böyle bir şey yok. Petrol üzerinden alınan 3 aylık bir ÖTV-KDV sıfırlamasının 22 milyar liralık bir vergi geliri kaybına yol açabileceğini ama petrolün fiyatını litre başına 5.5 lira indirebileceğini söyledik. Buna herhangi bir biçimde yanaşmadılar. İktidarın enflasyonu düşürmek gibi bir kaygısı yok” dedi.
İktidarın belli sektörler üzerinden ekonomik canlılık yaratma kaygısı içinde olduğunu kaydeden Durmuş, “Bu sektörler konut ve turizm. Bu da aslında enflasyonu körükleyecek bir şeydir. Bu anlamda son derece başarısız. İkincisi vergilemede adalet açısından baktığımızda da bu işin faturasını halka kesiyorsunuz. Bu da vergi eliyle yapılmış bir adaletsizlik” dedi.
Vergide sadeleştirme yapılacaksa bu işin aslının muafiyet ve istisnaların daraltılmasıyla olacağını dile getiren Durmuş, “Hiçbir şekilde sermayeye verilen muafiyet ve istisnalar daraltılmıyor. Buna başvurulmuyor. Yüzeysel yöntemlerle sadeleştirme yoluna gidiliyor. Yapılması gereken bu yılda en az 336 milyar liralık bir değere tekabül eden muafiyet ve istisnaların budanması olmalıydı. Programında istikrarlı biçimde devam ediyor” dedi.
(EVRENSEL)
Eczacılar: Kanser, romatizmal ilaçlar da dahil 600 kalem ilaç bulunmuyor
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.