“Özgür basın susturulamaz” pankartı ile katledilen Ersin Yıldız’ın fotoğraflarının taşındığı anmaya birçok gazeteci meslek örgütü temsilcisi katıldı.
Ayrıca Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Cengiz Çiçek ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), İnsan Hakları Derneği (İHD), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’ndan (DİSK) çok sayıda isim de anma programına katıldı. Anmada sık sık “Özgür basın susturulamaz”, “Şehid namirin” ve ” Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları atıldı.
Yeni Yaşam gazetesi editörü Reyhan Hacıoğlu, cumhuriyetin “halklara, muhaliflere, devrimcilere ve gazetecilere yaptığı zulümlerle şöhret kazandığını” söyledi. Hacıoğlu, “Çoğumuz basında çalıştığımız için biliriz; önümüzde, bilgisayarımızda her zaman bir kronoloji dosyamız vardır. Hiçbirini unutmayalım, unutup da yitirdiklerimize saygısızlık etmeyelim diye yüreğimiz titrer. Sansaryan Han’dan başlayıp, Amed 5 No’lu Zindanı’na, Sinop Kalesi’nden Metris hücrelerine kadar cumhuriyet tarihinin neredeyse her günü mutlaka bize yaşatılan bir kötülüğün ve tabii ki aynı zamanda ortaya koyduğumuz bir direnişin yıl dönümüdür. Daha kaç gün oldu şurada sevgili Tahir Elçi’nin katledilmesini yeniden lanetleyeli? Ve düşünün ki üç-dört hafta sonra da Roboski’nin katırlarla taşınan çocuklarını anacağız” ifadelerini kullandı.
‘KORKUTMAK DEĞİL, BERTARAF ETMEK İSTİYORLARDI’
O dönem yapılan saldırı sonucu gazete çalışanı Ersin Yıldız’ın öldüğünü hatırlatan Hacıoğlu, yapılan saldırıda tam bir katliamın planlandığının altını çizdi. Saldırıda faillerin belli olduğunu kaydeden Hacıoğlu, “Korkutmak değil, ‘bertaraf etmek’ istiyorlardı. Açıkça da söylediler bunu, resmi belgelerde söylediler. 29 yıl sonra durun ve bir bakın; Özgür Basın nerede? Sizin o renkli paçavralarınız nerede? Siz duvarın öte yanında yalan dolan ve rant devşirmekten ibaret olan iliştirilmiş gazeteciliğinizi yaparken, beri yanda bazıları 1994 doğumlu olan çocuklarımız büyüdüler. Apê Musa’nın, Gurbetelli Ersöz’ün mirasının sahipleri, o günlerden bugüne bedeller ödeyerek, gerekirse zindanlardan geçerek gazeteciliği yeniden yeniden öğrendiler ve hepimize öğrettiler” diye belirtti.
‘KIRILACAĞIZ BELKİ AMA EĞİLMEYECEĞİZ’
O günden bugüne saldırıların biçim değiştirerek devam ettiğini vurgulayan Hacıoğlu, şöyle devam etti: “Bugün de onlarca arkadaşımız -Abdurrahman’dan Dicle’ye ve Sedat’a kadar- başları dimdik girdiği hapislerde. Ama ne kalemlerini satıyorlar ne de gerçeğin hizmetkârı olmaktan bir milim uzaklaşıyorlar. Halktan ve hakikatten beslenenler asla yok olmaz çünkü. Bunu şimdiye kadar kanımızla, canımızla yüzlerce kez kanıtladık. Ve daha bu gördükleriniz bir şey değil. Bizden kurtulmak öyle kolay değil. Bin kere de hapse atsanız, bin kere vursanız, biz yine acımasız bir ayna suretinde her köşe başında karşınıza dikilecek ve makyajınızın altındaki o irin dolu cerahati en küçük ayrıntılarına kadar göstereceğiz. Ersin’imize söz vermişiz çünkü. Kırılacağız belki ama eğilmeyeceğiz.” (MA)