‘Asıl Siyaset Islah Edilmeli!’
Dereler ve Akarsuların, ‘Islah’ Adıyla Betona Gömülüp Yok Edildiğini Anlatan DEKAP ve BAŞÇİM Sözcüsünden, Lokal Yağışlar Uyarısı…
(Haber Merkezi)- Özellikle Doğu Karadeniz Bölgesinde mevsim normalleri üzerinde seyreden sıcaklıkların ardından başlayan yağışlar, bölgede sel ve heyelanlar, taşkın ve çökmeler oluşturdu.
İklimsel etkilerin değişerek arttığını kaydeden Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) ve Ankara Kent Konseyi (AKK) Başkent Ankara Çevre ve İklim Meclisi (BAŞÇİM) Sözcüsü Ömer Şan, yağış periyotlarına dikkat çekti. Doğa İntikam Almaz!
Dünyada milyarlar insan ve canlının ‘içilebilir temiz suya’ ulaşamadığına işaret eden Şan, “Buna karşın başta Ankara olmak üzere kentlere, ilçelere ve semtlere adını vermiş onlarca, yüzlerce dere ve akarsu ya asfalt ve beton yolların altına gömülmüş, ya üzerleri kapatılmış, yatakları değiştirilmiş, ıslah adıyla yok edilmiş veya üzerlerine cadde ve sokaklar, evler-siteler yapılmış! Bu durumda doğa, kendini iyileştirme çalışırken oluşan afet ve felaketler doğanın suçu veya sorunu değil. Doğa intikam almaz! Suç, direkt insan ve siyaset kaynaklıdır” dedi.
‘Eyvah, Demeden Önlem Alınmalı’
Bu dönemde özellikle lokal aşırı yağış ve mevsimsel doğa olaylarına dikkat edilerek, yerel yönetimlerce önlemler alınması gerektiğine değinen Şan, şunları söyledi:
“Değişen iklim normalleri doğal olarak, istenmeyen sonuçlara neden oluyor. Genel anlamda bakıldığında yılın iki periyodunda görülen yağışlar artık daha lokal olarak, şiddetli ve yüksek miktarlı, hasar verici ve yıkıcı olabiliyor. Mayıs-Haziran dönemi ardından, son 2 ayda yaşanan kuraklık ve yüksek sıcaklıklar sonrası Ağustos sonu, Eylül-Ekim periyodunda da bu şekilde şiddetli ve etkili lokal yağışlar beklenmeli; sel ve heyelanlar, taşkın ve su baskınları, toprak kaymaları, göçükler de dikkate alınmalı, şimdiden önlem aşamasına geçilmelidir. Sonrasında eyvah para etmiyor.”
Yıllardır bu yöndeki uyarılar yapıldığını anlatan Şan, özellikle Doğu Karadeniz Bölgesinde 1960’larda, başta Rize olmak üzere şehirleri genişletmek için deniz doldurularak, derelerin üzerinin örtüldüğünü belirtti.
Kent seviyelerinin deniz sahili ve sahilde yapılan yoldan daha aşağıda kaldığına dikkat çeken Şan, Trabzon, Giresun ve Ordu’da benzer durumlar ve buna bağlı afetlerin yaşandığını anımsatarak, “O dönemler de uyardık, ‘derelerimize, vadilerimize, suyumuza dokunmayın’ dedik, şimdi de uyarıyoruz. Şehirlerin ve doğanın nefes alması için tüm dere yataklarının üzerleri açılmalı. Kentler, şehirler nefes aldırılmalı. Suyun, akarsuyun klimatik etkisi ve su döngüsünün önü açılmalı. Yoksa su, yatağını arayıp bulacak ama evler, insanlar, kurumları önüne katarak bulacaktır” dedi.
Yaşanan yağışlar sonrası hep aynı ifadelerle ‘ahlanıp vahlanıldığını’ ifade eden Ömer Şan, şöyle konuştu:
“Oysa geçmişte olduğu gibi bugün yaşananlar ve yarın da yaşanması muhtemel olan bu felaketler doğal afet, felaket değil. Düpedüz siyasi felaketler, insanların can ve mal varlığını tehdit ediyor. Siyasi felaket yaşanıyor. Bütün bunlara bağlı sel, heyelan veya taşkınlar, doğal afet olarak değerlendirilemez.”
Risk Devam Ediyor!
Kentsel planlamaların, artık son dönemlerde iyice artan lokal yağışlar göz önüne alınarak değerlendirilmesi gerektiğine değinen Şan, şunları söyledi:
“Bölgelerdeki yağış periyotları olan Mayıs-Haziran, Eylül-Ekim dönemlerinde, idare ve yerel yönetimlerce alınan önlemler devreye sokulmalı. Ki bunlardan en önemlisi, mevcut dere yatakları ve vadilerin akışkanlık alanları kentsel planlara göre değil, aksine kentsel yapılaşma planları bu dere yatakları ve vadilere göre düzenlenmelidir.
Kısa ve uzun vadeli önlemler kapsamında ise bütün bu alanlardaki HES, taşocağı, maden aramaları, dere ıslahı, yol vs gibi çalışmalar durdurulup, iptal edilmelidir. Karadeniz Bölgesi hala çok büyük risk altında. Maalesef, önceden yaşanan felaketler artarak devam edecektir.
Dünyada yaşanan küresel iklim değişikliğiyle birlikte, BM raporlarına da girdiği gibi Karadeniz Bölgesi’nde yoğun bir yağış rejimi değişikliği olacağı vurgulanıyor. Sıcaklığın sadece 2 derece artmasıyla, 2050-60 yıllarına doğru deniz seviyesi yükselerek Karadeniz kıyılarının yaklaşık 70 metre içerilere taşınacağı ifade ediliyor. Dolayısıyla ülkemizin bir an önce küresel iklim değişikliğine karşı acilen hazırlanması gerekiyor.”
Siyaset Islah Edilmeli
İktidarın çevre politikaları ve mevcut durumu değerlendirerek, siyasi önerilerle sorunların çözülemeyeceğini kaydeden Şan, “Şuan yapılması gereken bütün dere yataklarının derelere teslim edilmesidir. Siyasetin öncelikle kendisini ıslah etmesi gerek” dedi.
Doğanın Yatak Odası
“Siyasetin dere yataklarından, doğal yaşam alanlarından, ormanlardan, göllerden elini çekmesi gerekiyor” diyen Şan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Dere yatağı, doğanın da yatak odasıdır! Doğal olarak o suyun o yataktan akması gerekiyor. O yatağı mülkiyet hakkınıza geçirmezsiniz. Burada bütün sorun mülkiyet hakkıdır. Toplumun ısrarla, çılgınca tüketime zorlanmasıdır. Bütün HES’lerin, deniz doldurularak yapılan tesislerin tamamının durdurulması, geri çekilmesi lazım. Dereler, kentleri yıkıp geçiyor. Doğa, kendisine verilen zararı iyileştirmeye çalışıyor. Bizden sonraki nesiller rahat etsin, kuşlar ötsün, toprak yeşersin diye. Doğa, yarasını iyileştirmeye çalışıyor. Doğa, pisliklerini süpürüyor. Ekosistem olmazsa canlı yaşam, insan olmaz. İnsan olarak kendimizi doğanın efendisi görmekten vazgeçersek iklim krizini önleriz!.. Öyle, küresel sempatiklik için Paris Anlaşmasına uyumlanarak, sorunların üstesinden gelinmiyor.”
Fethiye Emekliler Dayanışması 6. oturma eyleminde Kıyılar Halkındır İnisiyatifi’ne destek verdi
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.