Metin Uca’nın kardeşi Mehtap Uca Erdoğan konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Kardeşimin değerli dostları, bugün burada çok zor bir konuşma yapacağım. Ölüm haberini aldıktan sonra ona söyleyeceklerimi söyleyemedim. Şimdi sizin huzurunuzda bir mektup yazdım, o mektubu okumak istiyorum. Aynı trajik senaryoyu bir kez daha yaşadım. Tam yoğun bakım kapısında, seni alıp eski hayatımıza, güzel günlerimize ve neşemize kavuşacakken ellerimin arasından kayıp gittin. Tıpkı annemin vefatında birlikte yaşadığımız trajedi gibi. Annemi de hayatın garip bir cilvesi, tam taburcu edecekken abimde olduğu gibi kaybettik. O zaman seninle aynı acıyı, aynı şaşkınlığı, aynı isyanı paylaşmıştık. Ama bu sefer bu senaryoda beni çok yalnız bıraktın. Sevgili kardeşim, hastalığın boyunca hep çok güçlü durmaya, aklıma hiç kötü bir şey getirmemeye gayret ettim. O kadar çok sevenin, arkadaşın, dostun vardı ki onların dilekleri, senden gördükleri iyilikleri dile getirişleri bana güç verdi. Seninle tarifsiz bir gurur duydum. Hasta yatağında ‘Bu çok kadar sevenin olduğunu bilmiyordum’ dediğimde, dudaklarının arasından büyük bir gururla ‘Ben biliyordum’ demeni hiç unutmayacağım. Evet, sen kendinle gurur duymalısın, her faninin yakalayamayacağı büyük bir servete, yüreklere sahip olmuşsun. Sen milyonları güldüren adamsın. Hasta yatağında bana ‘Söz veriyorum kardeşim, güleceğim’ demen, kaderin yüzüme patlattığı okkalı bir tokat oldu. Bunu hiçbir zaman unutmayacağım. Evet, sen bana söz verdin, güleceksin, cennetten bana hep gülümseyeceksin. Buna gönülden inanıyorum. Annemle babama benim için de sarıl.”
Mehtap Uca Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Seni çok seviyorum, sen benim hayatımdaki en büyük şansımsın. Ben bu şansı kaybettiğimi hiç düşünmüyorum çünkü senin sevgini ve şansını yaşadığım sürece içimde taşıyacağım. Sen artık benim canımın bir parçasısın. Sana söz veriyorum, onurlu, tertemiz, ak bir sayfa gibi önümüzde uzanan ismini oğlumla birlikte yarınlara taşıyacağım. Sen mükemmel bir evlat, mükemmel bir kardeş, mükemmel bir dayı oldun. Bizim için yaptıklarına sonsuz teşekkür ederim. İnanın hayatımı bundan sonra nasıl yaşayacağımı, nasıl devam edeceğimi, acısını nasıl dindireceğimi şu an bilmiyorum. Yarım asırdan aşkın kardeşlik hukukumuzda seni kırdımsa beni affet, hakkını helal et. Türkiye’nin senin gibi insanlara çok ihtiyacı var. Sadece bizim değil, bütün Türkiye’nin başı sağ olsun.”
İMAMOĞLU: ÇOK DEĞERLİ BİR İNSANI KAYBETTİK
Törene katılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Hepimizin başı sağ olsun. Metin Uca’yı ilk kaybettiğimiz haberini aldığımda aklımdan geçen duygu şu oldu: ‘Eyvah güçlü bir ses gitti.’ Çünkü ayıltan, uyandıran, düşündüren ve hissettiren, çok enteresan tespitleriyle, yazdıklarıyla çoğu zaman hepimize çoğu zaman ders veren, yön veren özel bir insandı. Bu yönüyle kaybımızın büyük olduğunu biliyoruz. Çok yönlü bir kişilikti. Sanatçı, kitap yazarı, haberci, gazeteci, her yönüyle düşünen bir insandı. Biz de sıkı bir takipçisi ve söyledikleriyle her zaman ders alan ve uyanan bir insan konumundaydık. Hayranıydım. Allah rahmet eylesin, gerçekten çok değerli bir insanı kaybettik. O güçlü sesi bize iyi geliyordu. Farkındalığımızı ve yapmamız gereken bir kısım hamlelere ışık tutmasıyla değerli bir insandı. Bizlere düşen, böylesi kıymetli bir insanımızı, sesiyle, sözüyle, kalemiyle, ismiyle yaşatmak. Hep birlikte yaşatacağız. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın” diye konuştu.
METİN UCA NE YAPMAMIZ GEREKTİĞİNİ KENDİ YAŞANTISIYLA VASİYET EDİP GİTMİŞ
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise şu ifadeleri kullandı:
“Benden önce konuşan herkesi dinleyince Metin Uca hakkında en son konuşması gereken kişinin ben olduğum ortaya çıktı zaten. Ama çok enteresan bir kişilikti. Metin Zakoğlu benim telefonumu ona, onun telefonunu bana vermişti. Telefon çaldı, açar açmaz ona bir cümle söylemek istedim. Aynı saniyede, eş zamanlı olarak o da bana aynı cümleyi söyledi. ‘Ben sizin hayranınızım, biliyor musunuz?’ demiştim kendisine. O da bana onu söyledi, uzunca güldük. Meclis’teki yaptığım, çok dolaşan konuşmadan bahsetti, ‘sıkıldıkça izliyorum’ dedi. Dedim ki ‘biz sizi izleyemedikçe sıkılıyoruz’. Ben 1990’ların sonlarında o muhteşem sabah haberleriyle güne başlamanın tadını Metin Uca ekranlardan koparıldıktan beri eksikliğini, yoksunluğunu çeken biri olarak bundan birkaç yıl önce iletişim kurabilmiş olduk. Televizyonla ulaşamadığı herkese birebir ulaşabilecek kadar enerjikti. Sürekli iletişim halindeydik. İnanılmaz ilgiliydi Türkiye meselesine. Didim’de partinin nasıl kurtulacağını konuşmuş, bana da söylerdi neler yapmak lazım diye. Bence ne yapmamız gerektiğini kendi yaşantısıyla vasiyet edip gitmiş. Yükseklik korkusu olan herkes pilot olacak cesareti gösterdiğinde Türkiye’de kurtulacak, hepimiz de kurtulacağız. Dayısı tarafından çocukken Fenerbahçeli yapılmış, bir tek dayısı olan biri olarak kardeşimi, bu acıya dayanmakla dayanmamak arasında gelip giden kardeşini ve onu kardeşi gibi seven hepinizi saygıyla selamlıyorum. Işıklar içinde uyusun.”
Uca’nın cenazesi pazar günü öğle namazına müteakip Ankara Kocatepe Camii’nden alınarak Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedilecek.