Rize HAFİF YAĞMUR
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

menopoz tabu olmaktan çıkıp nasıl bir harekete dönüştü?

ad826x90
Menopoz, birçok kültürde hala adet kanaması gibi, konuşması tabu olarak görülen konulardan biri. Ünlü ve güçlü isimlerin açıklamaları ve tartışmaları ise kadınların doğal süreçlerini toplum içinde sadece normalleştirmekle kalmıyor; kurumsal değişikliklere kapı aralıyor

‘’Bir keresinde başkanlık helikopterinde başıma geldi. Kılık kıyafetim hazır. Basamaklardan inip bir etkinliğe katılmam gerekiyor ve kelimenin tam anlamıyla, sanki biri içime soba koymuş ve yüksek derecede açmış gibi oldu. Sonra da her şey erimeye başladı.’’

ad826x90

ABD’nin eski First Lady’si Michelle Obama, menopoza bağlı ateş basmasını, podcast’inde bu sözlerle anlatmıştı.

Sadece birkaç ay önce ünlü oyuncu ve sunucu Drew Barrymore’un kendi sabah kuşağı programında perimenopoza bağlı ilk semptomunu yaşaması ise ABD televizyon tarihine geçti denilebilir. Barrymore’un canlı yayın konukları Jennifer Aniston ve Ben Stiller’dı. İki oyuncu, dokunduklarında Barrymore’un sıcaklığına şaşırmıştı.

Menopoz ve perimenopoz birçok kültürde hala adet kanaması gibi, konuşması tabu olarak görülen konulardan biri. Ancak Obama ve Berrymore dışında Hillary Clinton, Oprah Winfrey, Angelina Jolie ve Salma Hayek gibi ünlü ve güçlü isimlerin kamuoyu önündeki açıklamaları ve tartışmaları, kadınların doğal süreçlerini toplum içinde sadece normalleştirmekle kalmıyor; başta sağlık sektörü olmak üzere birçok alanda kurumsal değişikliklere de kapı aralıyor. İşte yazının konusu da bu değişim; ama önce başa dönelim. Bu bölümü bilenler, deneyimleyenler elbette bir sonraki başlığa atlayabilir.

Menopoz (ve perimenopoz) nedir?

ad826x90

Menopoz ilk olarak Fransızca’da kullanılmış. Fransız doktor Charles Pierre Louis De Gardanne, “Kadınların Kritik Yaşı” olarak adlandırdığı dönemi incelemiş ve 1821’de menopoz terimini ortaya atmış. Yunanca pausis (duraklama) ve mēn (ay) sözcüklerinden gelen “aylık döngülerin sonu” (menstruasyonun, reglin sona ermesi) anlamına geliyor.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre menopoz, yumurtalıkların işlev kaybı ve östrojen seviyelerindeki düşüşten kaynaklanır, üreme yıllarının sonuna işaret eder. Ardışık 12 ay adet görmeme durumundan sonra gerçekleşmiş kabul edilir.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre menopoz yaşı ile belirli demografik, sağlık ve genetik faktörler arasında ilişkiler olsa da her bir kadının ne zaman menopoza gireceğini tahmin etmek mümkün değil. Ancak bununla birlikte genel kabul, 45 ile 55 yaşları arasında yaşandığı.

Öncesindeki adet döngüsünde düzensizliklerin yaşandığı ve birçok rahatsızlık verici semptomun görüldüğü birkaç yıllık dönemse aslında ‘perimenopoz’ olarak adlandırılıyor.

ad826x90

Yüzyıllar boyunca regl döneminin kadının kanındaki zehirleri temizlemek için bir araç olduğuna inanılmış. Bir kadının adet dönemi kalıcı olarak sona erdiğinde toksinlerin birikebileceği, fiziksel ve ruhsal hastalıkları tetikleyebileceği düşünülmüş. Tüm süreçte regl düzensizlikleri dışında kadınlarda görülen semptomlara bakıldığında neden böyle bir inancın oluştuğunu anlayabilmek mümkün.

Her kadında aynı olmasa da, sıcak basması ve gece terlemesi, libido kaybı, cinsel ilişki sırasında ağrı, altına kaçırma, uykusuzluk, anksiyete, depresyon, sinirlilik, ruh halinde dalgalanmalar, iştah ve kilo artışı, çarpıntı, östrojen kaybına bağlı kemik erimesi ve kalp hastalıkları riski, sayılabilecek onlarca semptomun en bilinenleri.

#metoo hareketi ve menopoz

Menopoza giriş bölümünü geride bıraktığımıza göre ABD’deki ‘’menopoz tabusunu yıkma hareketine’’ yeniden odaklanabiliriz. Aslında bu konunun gündeme taşınması son iki yılda hız kazansa da 2017’de önce ABD’yi sonra birçok ülkeyi sarsan #metoo hareketi ile daha çok konuşulur hale geldiğini söylemek yanlış olmaz.

2017’de Hollywood yapımcısı Harvey Weinstein’a cinsel suiistimal suçlamalarıyla fitili ateşlenen #MeToo hareketi, dünyanın dört bir yanındaki kadınların sosyal medyada, özellikle işyerlerinde yaşadıkları cinsel tacizleri ifşa etmelerine, soruşturmaların açılmasına ve iktidardaki erkeklerin devrilmesine neden oldu.

First lady Michelle Obama ve ünlü sunucu Oprah Winfrey, kadınların menopoz sorunlarını gündeme taşıyan ünlü isimler arasında.
First lady Michelle Obama ve ünlü sunucu Oprah Winfrey, kadınların menopoz sorunlarını gündeme taşıyan ünlü isimler arasında.

#metoo etiketiyle paylaşılan deneyimler, sessizlik ve mağduru suçlama kültürüne meydan okuma anlamına geliyordu. Dünyanın dört bir yanından özellikle Twitter’a akan milyonlarca paylaşımla toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin altını tekrar tekrar çizen hareket, daha önce susturulmuş konuların güçlendirildiği daha geniş bir kültürel değişim yarattı.

Menopoz da bu anlamda, daha fazla görünürlük kazanması ve tartışma konusu olmasıyla “#MeToo” anını yaşamayı sürdürüyor. Kadınların fiziksel ve ruhsal sağlığı üzerindeki etkileri açıkça tartışılmaya başlandı, ancak hala gidilecek çok yol var. Sadece sağlık sektöründe değil kurumsal hayatta da…

ABD’de sağlık sektörü, menopoz konusunda eğitimsiz mi?

Kadınların menopoz sürecindeki yaşadıkları tüm semptomlarla mücadele aslında kör dövüşü gibi. Zira pratisyen hekimden jinekoloğuna hatta onkoloğuna kadar tüm doktorlar, menopozun idaresi hakkında çok bilgi sahibi değil.

Bir kadının perimenopozda mı yoksa menopozda mı olduğunu söyleyebilecek bir laboratuvar testi zaten bulunmadığından, kilo alımı, ruh halinde bozulmalar ve diğer semptomların başka hastalıklarla ilişkilendirilmeye çalışılması şaşırtıcı değil.

Ancak doktorlar, belli tedaviler nedeniyle doğal olmayan şekilde erken menopoza giren hastalarını, semptomlar ve riskler konusunda eğitmekte ve uyarmakta da yetersiz kalabiliyorlar.
ABD’de tıp fakültesi ve uzmanlık programlarıyla ilgili bir araştırma bunun yanıtını aslında veriyor. Kadın doğum ihtisas programlarının sadece yüzde 20’sinin herhangi bir türde menopoz eğitimi sağladığını ortaya koyuyor ve bu dersler de çoğunlukla seçmeli.

Üstelik menopoz semptomları için en geçerli tedavi kabul edilen hormon replasmanı (HRT) hakkındaki bilgilere ilişkin sağlık sektöründeki kafa karışıklığı da durumu kadınlar için daha çekilmez hale getirmiş.

2002 yılında yapılan bir çalışmanın hormon replasman tedavisinin (HRT) hiçbir faydası olmadığını gösterdiğinin yanlış bir şekilde rapor edilmesi sonrası, HRT’nin reçete edilmesi azalmış ve birçok doktor da menopozun nasıl tedavi edileceği konusunda eğitim almayı bırakmış. Johns Hopkins Üniversitesi’nin anketine göre hekimlerin yalnızca yüzde 57’si HRT konusunda son güncel bilgilerle donanımlı.

Kurumsal hayatta karşılaşılan zorluklar

Eksik kalınan bir başka nokta da, kadınların menopoza girmesinin, hastalık, hamilelik ve doğum izni gibi kurumsal hayatta bir karşılığı olması konusunda, yavaş kalınması.

ABD’nin ünlü hastane grubu Mayo Clinic’in geçen Nisan ayında yayınladığı bir araştırmaya göre menopoza giren kadınların bu durumla ilişkili semptomlar nedeniyle işlerini kaçırmaları, saatlerini azaltmaları ve hatta işlerini bırakmaları daha olası.

ABD’de tam zamanlı çalışan 45 ile 60 yaş arası 15 milyondan fazla kadın olduğuna dikkat çeken araştırma, bu tür olumsuzlukların yılda yaklaşık 1,8 milyar dolarlık performans kaybına neden olduğuna dikkat çekiyor. Araştırmacılar bu nedenle işverenlerin, işyeri ortamını ve sağladıkları imkanları daha destekleyici hale getirmeleri gerektiğini söylüyor.

ABD’nin ve dünyanın en büyük bankalarından Bank of America da 1 Haziran’da yayınladığı ‘’İşyerinde Menopoz’’ çalışmasında, kadınların yüzde 51’inin menopozun çalışma hayatlarını olumsuz etkilediğini ve kadınların yüzde 64’ünün menopoza özgü haklar istediğini ortaya koydu.

Bankanın raporunda iki veri, işverence hala yeterince kabul görmeyen bu hakların gerekliliğini vurgular nitelikte. İşgücünün yüzde 20’sinin menopoza geçişin bir aşamasında olması ve menopozda olan kadınların sayısının 2025 yılına kadar dünya çapında 1,1 milyara ulaşmasının beklenmesi.

Peki şirketler, kurumlar kadın çalışanlarına bu hakları ve desteği nasıl sağlayabilir. Zira mesele sadece anlayışlı bir yönetici veya esnek bir işyeri kültürü ile çözülmüyor.

ABD’de bazı şirketler, iyi bir hastalık izni politikasının yanısıra, menopoz uzmanlarına erişim, menopoz destek grubu sağlamaya başladı. Hamilelik tedavileri ve doğum dışında, hormon replasman terapisi gibi menopoz tedavilerinin kurumsal olarak karşılamaya başlayan şirketler de, kurumsal kültürde yeni bir kapı aralıyor.

Menopoz ürünleri için piyasa yarışı

‘’Menopoz gerçekten kötü bir şöhrete sahip ve markasını değiştirmeye ihtiyacı var.’’ Bu sözler bana değil, ünlü oyuncu ve işkadını Gwyneth Paltrow’a ait. Paltrow’un sağlıklı yaşam markası ve şirketi Goop, menopozdaki kadınlar için Madame Ovary adlı bir vitamin paketi çıkardı. Paltrow, piyasadaki menopoz ürünleri eksikliğinden yararlanan ilk ünlü sayılabilir.

Bir diğer ünlü oyuncu Naomi Watts da menopoz dönemindeki kadınlar için birkaç ay önce güzellik ürünleri serisi Stripes’ı tanıttı. Stripes, Watts’ın menopoz döneminde cildinde aşırı kuruluk yaşamasıyla doğdu. Zira östrojen kaybı, cildi hassaslaştırıyor.

Watts, geçen yıl ticari girişimi üzerinde çalışmaya başladığında Instagram’da yaptığı paylaşımda, “Hayatın bu evresindeki kadınların veya bu yaş grubunun iyi bir şekilde temsil edildiğini görmenin zamanı geldiğini düşünüyorum. Medyada, haberlerde ve pazarlamada çok uzun süredir yeterince hizmet görmüyoruz’’ diyordu.

New York Times gazetesinde çıkan bir makalede bu durum; ‘’Menopozda altına hücum döneminin ortasındayız’’ şeklinde açıklanıyor. Zira; ‘’Pazar, yüksek profilli, iyi finanse edilen menopozla ilgili güzellik ürünleri ve teletıp girişimlerinin yanısıra bunun kendi başlarına geldiğini kabul etmeye istekli ünlülerin giderek uzayan listesiyle dolup taşıyor. Sadece büyük bir kültürel değişimin gerçekleşmesi için değil, aynı zamanda bazı insanların bundan kazanç sağlaması için de potansiyel var.’’

Kapanış ve erkekler

Peki kurumsal dünyanın erkek egemen ve çoğu işverenin erkek olduğu bir dünyada, kadınların karşı cinsi menopoz tartışmasının neresinde?

Başta bahsettiğim Drew Barrymore’un canlı yayınında, konuğu Adam Sandler’ın sözleri, birçok erkeğin sınırlı bilgisini yansıtıyor. Belki Sandler daha fazla bilgi sahibiydi bilemeyeceğiz ama o kısa canlı yayın anında, menopozun öfke ve ruh hali değişimlerine neden olduğunu söylüyordu.

Erkeklerin menopoz algısına dair çalışma yok denecek kadar az. Ancak 2019’da yapılan dar kapsamlı bir araştırmaya katılan erkeklerin yüzde 63’ü, partnerlerinin menopoz semptomlarının kendilerini ve ilişkilerini olumsuz etkilediğini söylemiş.

Oysa andropoz yani bir nevi ‘’erkek menopozu’’nun da hayatın bir gerçeği olduğu kabul edilirse, karşı cinsin de aynı şekilde bu tartışmaya çekilmesi en sağlıklı yöntem olabilir.

O zaman bu yazıyı bitirmek için en başa, Michelle Obama’nın ‘’içinin yandığı’’ o anıya dönelim. First Lady, aynı podcast’te eşinin yani eski ABD Başkanı Barack Obama’nın menopoz sürecini nasıl karşıladığını da anlattı.

First Lady, Barack Obama’nın kabinesinin ağırlıklı olarak kadınlardan oluşması nedeniyle menopozdaki kadınlarla iletişime alışkın olduğuna söyleyen Michelle Obama, “Çevresindekilerden biri ter dökmeye başladığında ‘Neler oluyor?’ diye soruyordu. Çok şaşırmıyordu. Sadece, ‘Peki, klimayı aç’ gibiydi tepkisi” diyor.

  • 16x9 Image

    Dilge Timoçin

    Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler mezunu Dilge Timoçin mesleğe 2000 yılında NTV’de başladı. 2008’de Habertürk TV’ye transfer oldu, dış haber sorumlusu olarak görev yaptı. ShowTV’de dış haber editörü ve spiker olarak çalışan Timoçin, sonrasında Al Jazeera Türk’e geçti; Al Jazeera İngilizce için prodüktörlük yaptı. Dilge Timoçin VOA Türkçe’ye katılmadan önce Reuters, Deutsche Welle gibi yabancı basın kuruluşlarıyla çalışıyordu

ad826x90

Sıradaki haber:

Rize’de 5 öğrenciyi taciz ettiği iddiasıyla yargılanan öğretmene ödül .!

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.