“karaktersiz ,şahsiyetsiz kişiler hak etmedikleri yerlere getirdiler”
AK Parti iktidarında yaşanan haksızlık ,adaletsizlik,adam kayırma ,yaşam ve kültürel alanların nasıl yok edildiğini anlatan AKP üyesi bir avukat açık bir dille gerçekleri kaleme aldığı yazısını beğenen kaçkar TV sahibi Adnan Onay kendisine ait facebook sayfasında yayınladı.Onay gerekçesini açıkladığı başlık yazısının içeriği ise AKP iktidarının halka dönük bir politikasının olmadığınıda gözler önüne koyuyor.
İşte muhalefet partilerinin beceripte halka anlatamadıklarını yine AKP li bir avukat bakın nasıl itiraf ediyor.
Adnan Onay2ın motu ise şöyle: Kardeşim Av.Ismail Küçükkılınc yazdı..Bu tespitlerin çoğuna katıldığım için paylaşmak istedim.
“AK PARTİ’YE DERS VERMEK NASIL OLUR?
Şayet HDP barajı geçer, AK Parti de tek başına hükümet kuracak çoğunluğu sağlayamazsa HDP, MHP ve CHP daha evvel AK Parti ile kesinlikle koalisyon kurmayacaklarını deklare ettiklerine göre ya bu üç parti koalisyon kuracak ya da yeniden seçime gidilecek. AK Parti’nin her üç partiyle de koalisyon kurması muhal derecesinde imkansızdır; çünkü her üç partinin her biriyle kurulacak koalisyon hem AK Parti’ye hem de koalisyon ortağı olacak bu partilere ciddi oy kaybettirecektir.
Şu günlerde mesaimin çoğunu daha evvel AK Parti’ye oy vermiş ama bu seçimde oy vermeyi düşünmeyen insanları iknaya ayırıyorum.
AK Parti’nin hataları saymakla bitmez. Hemşehrilik, akrabalık ilişkilerle beş para bitmez, çapsız, kültürsüz, zırcahil, hatta şahsiyetsiz, karaktersiz birçok insanı hak etmedikleri yerlere getirdiler. Bu çapsızlar, yükseklisans, doktora yapmış insanlara amir, müdür yapıldı, Bunlar, yıllardır AK Parti’ye oy veren insanları bıktırdı, illallah dedirtti. Parti içi tenkid ve muhalefet mekanizmaları kapatıldı, insanların gazının alınmasına bile sıcak yaklaşılmadı. Milletvekillerinin hepsi bir Jöleli kadar kıymet ifade etmedi, milletvekilleri bürokratlara ezdirildi; bazı bürokratlar, arkalarını tek bir makama dayayarak herkese üstten bakmaya başladı. Her ne kadar sermayenin el değiştirmesi elzem idiyse de 2002 öncesi karanlık ve kirli ilişkileri müsellem bazı insanlar mütedeyyin insanlar rencide edilmek pahasına hemşehrilik ilişkileri sebebiyle olsa gerek birçok ballı ihalelerle kollandı. İnşaat ve imar rantı olmasaydı muhtemelen ülke bugün çok büyük bir kriz yaşıyor olacaktı; İstanbul nasıl ki geçmişte de fakir Anadolu insanlarının gözyaşını silmiş, onlara yuva ve ekmek kapısı olmuşsa son yıllarda da ülkenin hemen tüm kahrını üstlenmiştir. Bundan dolayı AK Parti’ye tenkid tevcih edenler bile bile yalan söylüyorlar. İtirazım şuna: Rant mahalleri belirlenirken insanların yaşam alanlarına fazla müdahalede bulunulmamalı, korunması elzem yeşil alanlara, tarihi mevkilere el uzatılmamalıydı. Bir de hep belli isimlerin yakınlarına torpil geçilmemeliydi. Mesela bazı damatların isminin öne çıkması, bir büyükşehrin belediye başkanının damadının hep kupon arazileri kapatması ben dahil birçok insanı isyan ettirmektedir. Memur maaşları, AK Parti’nin sınıfta kaldığı bir sosyal telakkinin tezahürüdür. Seçim-seçmen denkleminde artık etkili eleman değil diye memurlara komik maaş artışlarıyla iktifa edildi.
İnşaat ve imar rantına verilen önemin zekatı eğitim ve kültür faaliyetlerine verilmediği için Gezi Hadisesi yaşandı. Gezi, aslında AK Parti döneminde yetişen,gençlik çağına gelen insanların bu ülke değerlerine nasıl yabancı, hatta düşman olduklarını gösterdi. AK Parti bu tehlikeyi görüp korkudan İHL’lere yöneldi.
Cemaat’e haddinden fazla alan açıldı;17-25 Aralık yargı darbesi başarılı olup hükümet düşseydi, bunun sebebi kesinlikle AK Parti’nin ihmali ya da ahmaklığı olacaktı.
Bunlara daha pekçok hata ilave edilebilir. Ancak bu hataları affettirecek sayılamayacak kadar da sevabı vardır AK Parti’nin…Tayyip Erdoğan olmasaydı mütedeyyinlerin bugünkü kazanımlarının hemen hiçbiri hanemize yazılmış olmazdı, hatta durum daha da kötü olurdu. Bir general, bir Yargıtay Başsavcısı, bir vali, bürokrat, istediği zaman çıkar istediği zulmü ifadan imtina etmezdi. Ülke ekonomisi daha da kötü olurdu.
AK Parti’nin yerine hangi iktidar gelse, bugün AK Parti’ye tevcih edilen başta yolsuzluk-hırsızlık, adam kayırma hikayelerinin/iddialarının hemen hepsi misliyle söylenir ya da yaşanır. SHP(CHP) döneminde belli mezhep mensupları haricinde hiç kimseye su bile verilmediği hatırdadır. İmam-Hatip mezunlarına vebalı gibi davranıldığı unutulmayacak bir alçaklıktı. Başörtülülere yapılanlarsa affedilecek gibi değildi. Çapa Tıp Fakültesi’nde başörtülü bir asistanın nasıl tahkir edildiğine, Manisa Askeri Hastahanesi’nde bir uzman çavuşun yaşlı annesinin başörtülü diye nasıl tedavi edilmediğine bizzat şahit oldum. Bugün bazı küstah subay ve generaller salyalarını akıta akıta milletin değerlerine hakaret edemiyorlarsa bunda Tayyip Erdoğan’ın etkisini inkar edemeyiz. Elinde tasfiye ve ihraç edilecek subay ve memur listesiyle gelen bir paşaya “o listeyi alır senin…..sokarım” diyecek bir başbakan bir daha zor gelir…
Unutmadık, SHP (CHP) iktidarında SHP’li Bayındırlık Bakanı partisinin müteahhit olan il başkanlarının baskısından bunalıp istifa etmişti, çünkü o dönem SHP’nin il başkanlarından yarısından çoğu müteahhitti. Başka bir partinin Bayındırlık Bakanının peşin komisyonla nasıl ihale dağıttığını Mısır’daki sağır sultan bile duydu. Yıllardır iktidar yüzü görmeyen insanların iktidara geldiklerinde biraz ekonomik açıdan saldırgan olacaklarını tahmin için müneccim olmaya gerek yoktur zannederim. Ayrıca Beşiktaş, Şişli, Kadıköy, Bakırköy belediyelerinin zemzem suyuyla yıkandığını Paralel Yapı’dan başka hiç kimse iddia edemez. HDP’nin ise elinde 15-16 yaşındaki masum çocukların kanının olduğu tartışma haricidir.
Peki, ne olacak? Ben inanıyorum ki ülkenin bugününü kendisine borçlu olduğumuz Sn.Cumhurbaşkanımız Başkanlık emelinin bu topraklarda tatbik edilebilir birşey olmadığını görecek ve daha makul bir yönetim tarzını terviç edecektir. Şayet HDP barajı geçmezse AK Parti’nin çıkaracağı milletvekili sayısı Anayasayı tek başına değiştirecek çoğunluğa ulaşamayacak, bu değişiklik için de CHP ve MHP destek vermeyecektir; referandum durumunda ise sizlere söz muhalefetin başını ben çekeceğim. Ancak HDP barajı aşarsa korkum odur ki Başkanlık rejimi, eyalet mülki/idari sistemi karşılığı pazarlık konusu yapılabilir. Her ne kadar Erdoğan, sırf Başkanlık için eyalet sistemini kabul etse bile bunu pratikte tamamen geçersiz kılacak bir düşünce yapısına sahipse de bu defa bazı Kürtlerin küstürülmesi tehlikesi mevzubahis olacaktır. Kaldı ki Sn.Cumhurbaşkanımız hadiseleri doğru okuyacak ferasettedir, aksi halde Cumhurbaşkanlığı seçiminde sıkıntılı bir süreç ve netice ile karşılaşılabilir.
Bu seçimde AK Parti düşük oy alırsa Ahmet Davutoğlu’nun koltuğu da sallantıya düşer…Bu durumda da her ne kadar Numan Kurtulmuş faktörü devreye girerse de bu süreç de zannedilenin fevkinde sıkıntıya müncer olur.
Not:1- Bu satırları Erdoğan’dan bıkıp Davutoğlu’nu sahil-i selamet addeden biri vasfıyla yazmıyorum; böyle hareket edenleri de tasvip etmiyorum. Ancak her neyin kavgası yapılacaksa bu seçimden sonraya talik ve imhal etmelidir.
2-Şu seçim döneminde bile boğaz köprüsünün Zincirlikuyu-Beşiktaş çıkışına yakın yerlerde inşai faaliyetler devam ediyor; anlamakta zorlanıyorum. Ayrıca Altunizade’de, STFA’nın küçüçük bir binasının bulunduğu araziye daha evvel de temas etmiş olmakla birlikte dün gece 2 arkadaşla orayı iyice tetkik ettim; ağlamamak için kendimi çok zor tuttum. Halbuki o arazinin kamulaştırılıp Validebağ Korusu’na dahil edilmesi gerekirdi. Kıç kıça, bitişik 15 civarında ucube 10’ar katlı bu binaların ruhsatında kimin dahli varsa Allah onları ıslah etsin.
3-Ben üyesi olduğum ilçe teşkilatının kapısından içeri adım atmamış biriyim, bu üslup ve tavrımla AK Parti’de hiçbir geleceğimin olmadığını da biliyorum ama AK Parti’den, bizim oylarımız üzerinden her türlü maddi kombinezonlar içine giren alçaklardan daha fedakar ve daha yaralıyım ki oy verip vermemede mütereddit ya da bu defa oy vermemekte kararlı insanları ikna için kendimi paralıyorum. Bu sebeple bu yazdıklarımız için heyecanlanacak bazı sözde AK Partili tetikçilere tesadüf edersem hiç acımam onları sokak köpeğine çeviririm. Bir daha söyleyeyim, biz bazı değerler ve kazanımların zarar görmemesi adına AK Parti’yi destekliyoruz; AK Parti’nin en tepesindekilere de yemek ısmarlayacak paramız ya da maddi varlığımız mevcuttur.
4-Ümidimi hiçbir zaman kaybetmedim; şu an yaşananlar görgüsüzlüğün, fakirliğin geçici arazlarıdır; inşallah kısa sürede eski hale avdet edilecektir. Çok azı haricinde tüm günahların tevbesi kabul edilir..”
Rize… AKP Alevi oylarının peşinde
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.