İnsan Hakları Derneği (İHD) 31 Mart Yerel Seçim öncesi ve sonrasında yaşanan hak ihlallerinin yer aldığı “31 Mart 2024 Mahalli İdareler Genel Seçim Süreci Raporu” nu açıkladı. İHD Genel Merkezi’nde İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin katıldığı basın toplantısı ile açıklanan raporda çok sayıda hak ihlali yer aldı. Raporu; İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban okudu.
Küçükbalaban, Türkiye’de 22 ilde üye ve yöneticilerinden oluşan 300 kişilik gözlem grubu ile seçimleri takip etmek için Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) 20 Mart tarihinde başvuruda bulunduklarını ancak ret yanıtı aldıklarını belirtti.
‘TOPLU ŞEKİLDE OY KULLANDILAR’
Küçükbalaban, bundan dolayı İHD gönüllüleriyle birlikte seçimdeki ihlalleri raporladıklarını aktardı. Taşımalı seçmene dikkat çeken Küçükbalaban, şunları kaydetti:
“Seçim tarihinin belli olması ve seçmen listelerinin askıya çıkmasıyla birlikte YSK seçmen kayıtları incelendiğinde, birçok il ve ilçe merkezinde tek daireye yaşaması mümkün olmayacak sayıda insan yazılmış ve bölge illerine pek çok seçmen kaydırılmıştır. Kaydırılan seçmenlerin çoğunun genç, erkek ve asker olduğu, kütüklerinin oy kullandıkları yerlerde olmadığı ve toplu şekilde oy kullanmaya getirildikleri seçim günü gözlenmiştir. Ülke genelinde ‘hayalet seçmen’ olarak nitelendirilen seçmen sayısı yaklaşık 44 bindir.”
‘İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VE TOPLANMA HAKKI İHLAL EDİLDİ’
Küçükbalaban, seçim öncesinde ve sonrasında seçime giren pek çok partinin seçim büro ya da araçlarına, adaylarına, çalışanlarına saldırı gerçekleştiğini de söyleyerek, DEM Parti Van Belediye Eşbaşkan’ı Abdullah Zeydan’ın mazbatasının AKP’li Belediye Başkan adayına verilmek istenmesi ve sonrasında yaşanan protestolarda birçok kişinin işkenceyle gözaltına alındığını söyledi. Küçükbalaban, şunları kaydetti:
“İstanbul Adliyesi önünde avukatların yapmak istedikleri açıklamaya polis saldırısı olmuş ve 14 avukat gözaltına alınmıştır. Seçim sonrası yaşanan protestolarda gözaltına alınan kişi sayısı binden fazladır. Yaşanan olaylardan sonra Van Valiliği tarafından 15 gün boyunca eylem etkinlik ve şehre giriş çıkış yasağı getirilmiştir. İdari makamlarca hukuksal olmayan kararlar neticesinde uygulanan yasaklarla ifade özgürlüğü ve toplanma hakkı ihlal edilmiştir. Kanuna aykırı uygulamalar ve yapılan gözaltılar ile kişi güvenliği ve özgürlük hakkı ihlal edilmiştir. Yasal düzenlemelere aykırı olarak verilen yasak kararları ve bu kararların uygulanması; görevi kötüye kullanma, kişi hürriyetinden yoksun bırakma ve seyahat hürriyetini engel suçlarının oluşmasına yol açmıştır.
‘PEK ÇOK KİŞİ YARALANDI’
Seçim öncesi muhtar adayları arasında başlayan adaylık tartışmalarında ölümler yaşanmıştır. Aralarında polislerin de olduğu pek çok kişi de yaralanmıştır. Seçim günü Diyarbakır’da yaşanan kavgayı ayırmak isteyen Dem Partili sandık görevlisi Emin Çelik vurularak hayatını kaybetmiştir. Seçimden sonra yapılan itirazlar ve protestolarda da yaralananlar olmuştur.”
‘MEKANİZMA AÇIKTIR, ANCAK ETKİLİ DEĞİLDİR’
Küçükbalaban, Türkiye’nin değişik illerinde toplu oy kullanma, oy yakma, oy kullanırken sandıktan fotoğraf çekilmesi, mükerrer oy kullanılması gibi pek çok usulsüzlük yaşandığını söyleyerek, “Seçmen kütükleri ile ilgili hatalar, hileler konusunda muhalefet partilerinin yapmış olduğu şikayetlerin önemli bir çoğunluğu YSK tarafından kabul edilmemiştir. Bu mekanizma açıktır, ancak etkili değildir” dedi.
YSK’YE ÇAĞRI
Küçükbalaban Yüksek Seçim Kurulu ve İl ilçe Seçim Kurulu Başkanlıklarına şu çağrıyı yaptı:
*Seçim güvenliğini tehlikeye atan kişi ve gruplar hakkında etkin soruşturmalar başlatılmalıdır,
*Yukarıda derneğimizce tespit edilen seçim usulsüzlükleri iddialarına ilişkin gerekli araştırmalar yapılmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır,
*Yurttaşların doğru ve güncel haber almasına yönelik çalışma yürüten basın mensuplarının can güvenliklerini sağlanmalıdır,
*Belediye başkan adayları ile siyasi partiler adına itiraza yetkili olan avukatlar ve siyasi parti görevlilerine yönelik engelleme ve saldırılara ilişkin gerekli önlemleri alınmalıdır,
*Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile birlikte yargı kurumlarında siyasi baskının arttığı bilinmektedir. Bununla birlikte Yargıtay ve Danıştay’ın kendi üyeleri arasında oluşturduğu YSK yapısının yeni anayasal rejim düşünülerek yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. YSK çoğulcu bir yapıya kavuşturulmalı, kararları Anayasa Mahkemesi denetimine açık tutulmalıdır,
*OHAL ve OHAL sonrası dönemde seçim kanunları ile ilgili yapılan tüm değişikliklerin geri alınması gerekmektedir,
*Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde ön görülen mekanizmalarda seçim usullerine ilişkin tavsiyelerin dikkate alınması gerekmektedir.
*Türkiye’de bir an önce bağımsız seçim gözlemciliği yapma ile ilgili kanuni düzenleme yapılmalıdır,
*Seçimlerde kolluk görevlilerinin belli bir bölgeye kaydırılarak seçim sonuçlarını değiştirmeye yönelik uygulamalarının önüne geçecek yasal değişiklikler yapılmalıdır,
*Türkiye’deki medyanın seçim yasaklarına uymasını sağlayacak yasal değişiklikler yapılmalıdır,
*Seçim sonuçları ile ilgili yayın yapan başta Anadolu Ajansı ve TRT olmak üzere çeşitli ajansların seçim manipülasyonları yapmasının önüne geçecek tedbirler alınmalıdır,
*Türkiye’deki seçmen kütüklerinin sorunlu olması nedeni ile seçmenlerin oy kullanırken parmak boyası ile oy kullanması sağlanmalıdır. Seçmen kütüklerinin güncelleştirilmesi ve gerçeğe yakın kütük oluşturulması için özel çalışma yapılmalıdır.”(MA)