Şimdi bu insanlar buna nasıl kalkıştı, hangi zemin ve ortamda bu cüreti buldu diye konuşmadan sonuçlar üzerinden yine ciddi bir hatayla; Aleviler, Kürtler, Ermeniler, sol olan ve 6 milyon insanın oy verdiği bir partiyi yok sayarak sürekli söyledikleri “milli ve yerli” muhalefetiyle iktidarını kuruyorlar. Sürekli söyledikleri tekliğe dönüşüyorlardı; üçü HDP’ye karşı tekti işte…
Taksim Meydanı’nı insanların umutla doldurduğunun, “Biz varız” dediğinin ertesi günü Saray’a gidiyordu Kılıçdaroğlu…
Yüz binlerce insana ne denmişti şimdi?
Darbe karşıtı en büyük gösterilerden biri en küçüğe dönüştürülmüştü bir anda.
Bazen bu kadar kalabalık da olamayabilirsiniz. Siz bir kişi bile olsanız hakikatle örülmüşse sözünüz güçlüdür aslında. Unuttunuz mu yoksa Galileo’yu. Siz, ne olursa olsun dünya yuvarlak dersiniz. İnanıp inanmamak çoğunluğa kalmış. Hakikatle bağınızı koparıp koparmamanız genelde bilimsel değil, dönemsel tercihlerdir dersiniz ve ruhunuzu kurtarırsınız.
İnsanları arkasına alındığı düşünülerek MHP ile birlikte Saray’ın yolu tutuldu.
Her türlü darbeye karşı olan, ’80 darbesinin işkence zindanlarına direnen Kürt halkı yok sayılıyordu. İşte bu yok saymaydı belki de Kenan Evren’in cenaze namazında saf tutturan…
Son bir senedir ve şimdi de darbe girişiminden tutuklanan komutanların darbesine de direnenlerdi yok sayılan halk. Şimdi evleri barkları yıkılmasına 800.000 insan evsiz kalmasına rağmen bir halk “yoktu” işte.
Olmayanların direnişi olur muydu? Direniş de, evsiz barksız kalanlarda yoktu o halde. Olmayan evleri yıkanlar rant elde etmek için yapmaya gelince “Vaarrr!!” diye bağırıyor, TOKİ’ye “Bak burada ne çok yapılacak ev var” diyorlardı…
Oysa bir şeyi yok saymak çok zordu.
Bir şeyi yok saymanız için öncelikle o şeyin olması gerekir. Nihayet yok olan şeyi yok sayamazsınız. Haliyle var olanların olduğu yöne, yere, bir tarafınıza asla dönemez, bakamazsınız.
Yok saymak psikosomatik hastalıkları da getirir bu yüzden beraberinde. Bu psikolojiden ve eğilimden kaynaklı bedensel hastalıklar. Boynunuz bir yana dönemediğinden sebep tutulur, gözününüz bir tarafı hiç görmez olurdu.
Ne acayip! Oysa görmek istemediğiniz yerlerde darbeciler staj yapmadı mı? “Ben savaşıyorsam ben yönetirim” aklı oralarda yerleşmedi mi? Zaten çok değil bir ay önce bu akılla askere dokunulmazlık zırhı verilmedi mi? O zırh, üç partinin AKP, MHP, CHP’nin onayıyla çıkmadı mı? Bu halde darbe zeminine olanak sağlayan kimdi?
Kürt illerinde istediğini yapanlar her yerde yaparım zannediyordu…
“Nasılsa zırhım da var…”
Şimdi tüm bunlar yokmuşcasına HDP defalarca uyarmamış gibi, Kürt Halk önderi Abdullah Öcalan“Süreç biterse darbe mekaniği işler” dememiş gibi hakikati yok sayarak, “Kim sorumlu neden ve nasıl oldu bu darbe*” demeden bildik yollarında bildik namelerle yürümeye çalışıyorlar.
Bombalanan Meclis’te değil de, Saray’da buluşmaları da tüm halklara bir mesajı içeriyordu elbette. Meclis’te toplanılsa orada HDP vardı ve toplantıya katılım doğal hakkıydı. O halde yaptıkları Meclis’i tanımamak, onu devre dışı bırakmaktı. Bırakıldı da…
Oysa bombalanan Meclis’ti. Meclis bombalanıyorsa Meclis’te üstelik bombardımanın yıktığı duvarların önünde toplanırsınız, yapacağınız şey karışık değil, gayet basit.
İnsan aklını ve ruhunu bir yerde kaybedince öbür yerde bulur mu?
Kürt illerinde vicdanını ve ruhunu kaybedenler batıda da bu kaybetmişlikle insanları öldürdüler.
Şimdi bu insanlar buna nasıl kalkıştı, hangi zemin ve ortamda bu cüreti buldu diye konuşmadan sonuçlar üzerinden yine ciddi bir hatayla; Aleviler, Kürtler, Ermeniler, sol olan ve 6 milyon insanın oy verdiği bir partiyi yok sayarak sürekli söyledikleri “milli ve yerli” muhalefetiyle iktidarını kuruyorlar.
3000 yıldır burada olan halkları saymayanlar, bir tek kendilerini yerli sanıyordu…
Sürekli söyledikleri tekliğe dönüşüyorlardı; üçü HDP’ye karşı tekti işte…
Bu üçlü koalisyon alelacele “yeni” Anayasa yapacak şimdi.
Saray’da konuşulan Meclis’te düzenlenecek, propaganda için belki de yıkılmış duvarların önünde pozlar verilecek…
HDP yıllardır vaktiyle Cemaat, sonrasında Hizmet şimdiyse FETÖ denilen harekete dikkat çekerken, oralı olmayanlar, alay edenler, o sıralarda Türkçe Olimpiyatları hatıra paraları bastıranlar yine oralı olmuyorlar.
Sanki hiç sorumlulukları yokmuş gibi yollarına devam ediyorlar. Yine HDP’yi duymuyorlar. Ve fakat ve ne yazık ki hakikat sizin duyup duymamanıza göre değişmez.
Darbe girişimi sırasında rehin alınan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi “Yunanlılara esir olsaydım, bu muameleyi görmezdim” diyordu dün. Kendine yapılan kötülüğü yine bir kötülükle açıklıyordu. Yunan halkını ne yapıp ne edip arada söyleyiveriyordu. Kürt halkının da durumu Yunan halkı gibiydi onlar için. Konuyla hiçbir alakaları yoktu ama psikolojik olarak “vardı” işte. Oysa en ağır soru en basit soruydu; o askerleri kim yetiştirmişti? Hakikati böyle dışınıza atarsanız ne sorunu anlayabilir ne de meseleyi asla çözebilirsiniz. Şimdi aynısı “FETÖ” örgütü anılırken de yapılıyor, onun bu hale gelmesinde payı olanlar hiçbir payı olmayan ve hatta ciddi zarar görenleri Kürt halkını yine yok sayıyordu.
Kara Panterler’in önderlerinden idama mahkum olan ve 30 yıldan fazladır cezaevinde olan Mumia Ebu Jamal mealen şöyle yazmış “Özgürlük istiyoruz” kitabında:
Philadelphia örgütüne yeni katılan genç bir arkadaşımızı büro şefimiz ajan ilan ettiğinde, partililer onu döverek öldürdüler. Birkaç yıl sonra bir toplantı için Cezayir’e gittiğimizde arkadaşımızı ajan ilan eden şefin CIA yetkilileriyle bir kafede görüşüp, konuştuğunu tesadüfen gördük. ‘Onu ajan ilan eden ajandı’.
Şimdi anlıyorum ki; yetenekli ve çalışkan olduğu için siyahların demokrasi mücadelesine önemli olabileceğini düşünen devlet için yok edilmesi gerekiyordu…
Devlet kimseyi hafife almıyor, “Yok canım bu çocuk mu yapacak?” demiyordu.
Şimdi herkes bir kez daha görüyor ki; HDP dışlanacak, yıllardır olduğu gibi yine bir kez daha “hain” ilan edilecek.
Edenlere çok dikkatli bakacağım kim diye…
Hani Atatürk-İnönü iki ayyaştı, n’oldu oraya döndük şimdi
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.