Rize AZ BULUTLU
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Güvensizlik doğum oranlarını düşürdü

ad826x90

TEPAV’ın raporuna göre ekonomik zorluklar ve geçim kaygıları birçok ailenin çocuk sahibi olma kararını ertelemesine veya tamamen vazgeçmesine neden oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de 2001 yılında 2.38 olan toplam doğurganlık hızı, 2023 yılında 1.51’e geriledi. Doğurganlık hızı 2014 yılından bu yana düzenli olarak azalırken 2017 yılından bu yana ise nüfusun yenilenme düzeyi olan 2.10’un altında seyrediyor.

ad826x90

Türkiye’nin yıllık nüfus artış hızı 2022’de binde 7.1 iken, 2023 yılında binde 1.1’e geriledi. 2001’de 26.7 olan annenin ortalama yaşı, 2023’te 29.2’ye yükseldi. 2023’te 2001 yılına kıyasla, kadının ortalama ilk evlenme yaşı 22.7’den 25.7’ye, erkeğin ortalama ilk evlenme yaşı 26’dan 28.3’e yükseldi. 2023 yılı doğum sayıları, 2012’ye kıyasla yüzde 26 oranında azaldı.

İktidar sözcüleri “afetler, küreselleşme, dijitalleşme ve zararlı akımlar gibi etkenlerin aile bağlarını zayıflatmasını” doğum oranlarının düşüşünde bir gerekçe olarak gösterirken Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfının (TEPAV) raporuna göre ise geleceğe yönelik kaygılar, umutsuzluk, işsizlik, geçim kaygıları doğum oranındaki düşüşte etkili.

TEPAV’ın Haziran 2024 tarihli değerlendirme notunda, ekonomik zorluklar ve geçim kaygılarının, birçok ailenin çocuk sahibi olma kararını ertelemesine veya tamamen vazgeçmesine neden olduğu dikkat çekiyor. İşsizlik ve güvencesiz çalışma koşulları, geleceğe yönelik kaygılar, umutsuzluk ve belirsizlik gibi unsurlar doğum oranlarının düşüşünde rol oynuyor.

İktidarın önlemi ise istihdam garantisi, erişilebilir kreş-bakım merkezi, ekonomik güvence yerine kadınlar için “iş-aile uyumu” adı altında güvencesiz çalışma ve düşük ücret anlamına gelen esnek çalışma; yaşlı ve çocuk bakım hizmetlerinin özelleştirilerek bakımının aileye, ailede de kadına bırakılması oluyor; 12. kalkınma planı ve orta vadeli program (OVP) ile ‘tasarruf’ oldu.

ad826x90

TÜİK yaşam memnuniyeti araştırması geleceğe dair bir ümitsizliğe de işaret ediyor. 2023 yılında beş yıl sonrası için kişisel durumunun gelişeceğini belirtenlerin oranı yüzde 23.94, aynı seviyede kalacak diyenlerin oranı yüzde 32.87 ve gerileyecek diyenlerin oranı yüzde 35.31. Bir yıl sonrası için hanenin mali durumunun daha iyi olmasını bekleyenlerin oranı 2003 yılında yüzde 35 iken 2023 yılında yüzde 22.09’a geriledi. Daha kötü olmasını bekleyenlerin oranı ise yüzde 12.1’den yüzde 26.58’e yükseldi.

TEPAV raporuna göre, bu ümitsizlik; gelirin azalması, borçluluğun artması ve borçların ödenememesi, araba veya ev alım oranlarının düşüşü ile doğrudan bağlantılı. İş bulma ümidi olmayanların da sayısı artıyor. TÜİK iş gücü istatistiklerine göre iş gücüne dahil olmayan nüfusun 1.8 milyonu iş bulma ümidinin olmadığını belirtiyor, bu sayı pandeminin başladığı 2020’den itibaren bir milyonu geçerek artmakta.

İKTİDAR GÜVENCESİZLİĞİ NASIL BESLİYOR?

OVP ve 12. kalkınma planı doğum oranlarının düşmesinde etkili olan ekonomik güvencesizliği, ümitsizliği, borçluluğu, gelecek kaygısını derinleştiriyor.

  • Kamu harcamalarının kısıtlanması kararı ile bakım, eğitim, sağlık gibi hizmetlerin daha erişilmez hale gelecek. Bu hizmetlerin ekonomik yükü halkın sırtına yıkılacak.
  • Kadınların istihdama katılımı esnek çalışmanın yanında “girişimcilik, finansal okuryazarlık, kooperatifçilik” olarak geçiyor. Yani girişimcilik adı altında mikrokrediler ile kadınları borçlandırarak istihdamda gösterme eğilimi yaygınlaştırılacak. Kadınlara “iş-aile uyumu” adı altında esnek çalışma modeli dayatılıyor. Esnek çalışma sosyal güvenceden, emeklilik hakkından yoksunluk ve kadının emeğini daha da ucuzlaştırmanın bir yolu.
  • Sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı, patronların talebine ve başta kısmi süreli çalışma olmak üzere esnek çalışma modellerine uyumlu hale getirilecek. İşçilerin ücretlerinden kesilen sigorta primleri artırılacak. Emeklilerin maaşı, çalışmadan yaşayabilmelerinin mümkün olmadığı sınırda tutulacak. Maaşları düşürülen ancak çalışamayacak durumda olan emekliler için ise “bakım sigortası” kurulacak. Tamamlayıcı sağlık sigortasının da teşvik edilmesi ile emekliler özel sağlık ve sigorta şirketlerinin kucağına itilecek.
  • Milli Eğitim Bakanlığı ekim ayında yaptığı değişiklik ile kağıt üzerinde ücretsiz olan okul öncesi eğitimi resmen ücretli hale getirdi. Bu kapsamda çocukların okulda geçirdikleri süredeki temel ihtiyaçlarını, öz bakım süreçlerini ve eğitim programının uygulanmasını desteklemek amacıyla “katkı payı” alınacak.
  • Asgari ücret açlık sınırının dahi altında kalırken iktidar temmuzda asgari ücrete zam yapmayacağına dair ısrarlı açıklamalarını sürdürüyor.
  • Barınma büyük şehirlerde sosyal kriz haline dönüşürken Mehmet Şimşek kirada yüzde 25 olan tavan zam uygulamasını temmuzda kaldıracaklarını açıkladı.

ad826x90

Sıradaki haber:

ÇAYKUR’dan Çevre Kirliliği Açıklaması

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.