Bir yandan HES projeleri diğer yandan Taş ocakları ve maden arama çalışmaları son olarak yeşil yol (rant yolu) projesiyle katledilen Karadeniz yaylaları en son olarak rant uğruna doğayı talan eden AKP yandaşı Cengiz inşaatın Çamlıhemşin ve Ayder’in kalbini delen tünel projesinin başlamasıyla Çamlıhemşin halkı adeta ayaklandı.
(RİZE) GENÇAĞA KARAFAZLI – ÖZEL HABER
Rant uğruna yaylaların ve derelerin katledilmesine karşı Geçen ay Fırtına vadisinde protesto eylemi gerçekleştiren yöre halkı yıllar sonra top yekûn yeni bir mücadelenin başlangıç mesajını vermişti. Fırtına isinde gerçekleşen protesto eyleminin ardın bölgenin özgür ve tek muhalif haber kanalı kuzeyteve.com AKP yandaşı Cengiz inşaatın başlattığı tünel çalışmasını “CENGİZ İNŞAAT FIRTINANIN KALBİNİ DELİYOR HALK TEPKİ GÖSTERİYOR” https://kuzeyteve.com/cengiz-insaat-firtinanin-kalbini-deliyor-halk-tepki-gosteriyor/ manşetiyle Cengiz inşaatın doğanın kalbini nasıl delik deşik ettiğini görüntüleyerek kamuoyuna duyurmuştu.
Yaşanan bu katliam karşısında Özellikle Rize merkez ve ilçelerinde bütün siyasi partiler, Dernekler ve STK ,meslek örgütleri sessizliğini korurken yörede bulunan ve bu doğa katliamına karşı yaşam alanlarını savunun bir grup insanın başlattığı protesto eyleminin ardından il dışında bulunan yaşam savunucuları yanı sıra Çamlıhemşinli yurttaşlar ve bazı dernekler harekete geçti ve Hemşinliler Eğitim ve Kültür Derneği (İstanbul bulaşmaları) adı altında başlattığı çalışmalarıyla yaşam alanlarının yok edilmesine karşı neler yapılabileceğini masaya yatırdı. Bu toplantılar devam ederken kamuoyuna ve sorumlulara bir mesaj niteliği taşıyan bir değerlendirme yapıldı. Evet Çamlıhemşin’in katledilmesine karşı yıllar sonra cennet vadide yeni bir mücadelenin fitilinin ateşlendiğinin de habercisi niteliğindeydi.
FOTOĞRAF. GENÇAĞA KARAFAZLI-SÜMEYYE ÇELİK
Cenent vadiyi çocuklarına miras bırakmak isteyen duyalı insanların İstanbul buluşmalarında verdikleri mesajın özeti şöyle. Hemşinliler Eğitim ve Kültür Derneği (Kadıköy-İST.)
“FIRTINA YOK OLMASIN”
Hızır Canbaz (Kale); Açılış konuşmasını yaptı. 1910 yılında başlayan HEMŞİN Dernekçiliğinin günümüze kadar gelişi, Hemşin kültürü, yaşamı üzerine konuştu. Özellikle kültürümüzdeki birbirine bağlılık, yardımlaşma ve dayanışma anlatıldı. Geçmiş yıllarda sadece Fırtına vadisi, Karadeniz değil doğanın katledildiği, hoyratça hukuk dışı kullanıldığı her yerde duyarlılık ortaya koyduklarını söyledi. ‘Fırtına Yok Olmasın’ doğaya duyarlılık girişimin toplantısına İstanbul’dan yapılabilecek katkılarda maddi manevi destek vereceğini belirtti.
“HUKUKSUZLUĞUN FARKLI ŞEKİLLERİ İLE KARŞILAŞTIK”
Av. İbrahim Demirci; Toplantı gündemi ile başlayıp geçmişten günümüze süren davalar hakkında bilgi verdi. Örgütlenme ve toplantıdan sonuç çıkarma üzerinde durdu. Sürekliliğin önemli olduğunu, bugün olduğu gibi yarın da farklı davalar olacağını hatırlattı. Vadide 25-30 dava olduğunu bu davalardan yüzde 95’inin kazanılmasına rağmen davaların ve hukuksuzluğun farklı şekilleri ile karşılaştıklarını söyledi. Katılımcı Öğretmen Emeklisi Kadriye Müftüoğlu (Pazarlı) Avrupa’da benzer oluşum ve dernekler ile ortak çalışmalar olup olamayacağını sordu. Bu konuda yeterli çalışma yapılmadığı ama yapılabileceği vurgulandı. Halk ve Sivil inisiyatif bu davalardaki desteğinin önemli olduğunu, yapacağımız Ankara, İzmir ve Çamlıhemşin’de toplantılar ile daha geniş topluluğa ulaşılacağını belirtti. Ayrıca bu toplantılar ile halkın bilgilendirileceği vurguladı.
“GİDİLEBİLECEK EN BİLİNEN YER HALKTIR”
Av. Yakup Okumuşoğlu; Son yaylacılardan olduğunu, çocukluk günleri ve oradaki yaşam, Hemşinli olma adına fazladan sorumluluğu gereği 30 yıldır hukukçu olarak mücadele verdiğini anlattı. Sadece Fırtına vadisi değil Coğrafyamızda 100’e yakın dava açıldığını bildirerek Mahkemelerin hukuk dışı işi dolandırmasını anlattı. Gidilebilecek en bilinen yer halkın olduğunu, eğer halk davaya gerçekten sahip çıkarsa, birliktelik olursa, orada olamadığımız anlarda neler olduğuna bilgi akışı olmalı ve paylaşılmalı ki zamanında müdahale edebilelim dedi.
Dünya iklim değişikliğinin geleceğinde daha da önem kazanacak yerlerimizi kıymetini bilmemiz gerektiğini, turizme yönelen bölgenin plansız ve oldubittiye getirilen projelerle doğa talanı yaşandığını belirtti.
Arhavi, Fındıklı vadilerinde dere bekçilerinin olduğunu yabancı plakalı araçlar istenmeyen amaçlarla geldiğinde müdahale edildiğini söyledi. Haklı direnişin gerekliliğini belirtti.
Faik Okan Atakcan (Ortan); Zilkale karşısındaki 50 dönüm arazinin ihale edilmesi bilgisiyle bir Hemşinli olarak neler yapılabileceğini düşünüp WhatsApp “ Fırtına yok olmasın” grubunu kurduğunu ve endişelerini grupta paylaşarak bir tepki yaratmayla yola çıktığını söyledi. Ata mirası yerler için her Hemşinlinin duyarlı olması gerektiğini belirtti.
“HALK DESTEKLEMEZSE BU İŞ YÜRÜMEZ”
Zekeriya Bekâr (Çaneva); Hemşin Yaşam Derneği adına Ankara’dan katıldığını geçmişte HES’ler ile başlayan Rize Mahkemelerindeki durumlardan bahsetti. Eksik ve yanlış kararlarla karşılaştığını, halkın zaman içerisinde duyarsız ve umursamazlığı olduğunu da iletti. Avrupa desteği alabilecekken siyasete teslim olduklarını eğer halk desteklemez ise işin yürümeyeceğini vurguladı.
Yaylaları bizlerin de bozduğunu Kaçkar Dağları gelişim planı, Çevre Bakanlığı toplantıları ile bir düzenleme olabilecekken yapılamadığını anlattı.
“KANUNLAR DEĞİŞİK YOLLARLA DELİNEREK DOĞAYA ZARAR VERİLİYOR”
Mustafa Sönmez (Maden Müh.-Yusufeli); Karadeniz havzasının polimetallerin bulunduğu zengin yataklara sahip olduğunu. Madencilik, kaynağında madenin çıkarılması ve ülke ekonomisine kazandırılması gerektiğini söyledi. Orman, maden kanunlarının çok net olduğunu, doğa ve insan mutlaka gözetilmesi gerektiğini ama ihale şekli, şartları kanun ile belirlenmişken, bu kanunlar değişik yollarla delinerek doğaya zarar verdiğini belirtti.
SİT Alanı, Milli Parklar kanun boşlukları ile delinmesi, maden sahalarının yetersiz denetimi, sorunlu ruhsatlar verilmesi madenciliğin çevreye zarar vermesini sağlamaktadır dedi.
Hüseyin Coşkun (Makrevis); Hukuki mücadelenin yanı sıra belli eylemlerin yapılması gerektiğini ama orada yaşayan insanların yeterince sahip çıkmadığını belirtti. Fon oluşturulması ve derneklerin ortak çalışması gerekliliğinden bahsetti. Konor Derneği olarak temizledikleri tarihi patika yollarda bu yıl doğa yürüyüşü yapacaklarını söylediler. Ayrıca Çamlıhemşin’de toplantı önerdiler.
“YERLİ YABANCI BASINLA İRTİBAT GEREKLİ”
Kerem Gülay (Çelina); Bir akademisyen hukukçu olarak somut katkılar sağlayabileceğini yerli yabancı basınla irtibat gerektiğini, ayrıca AİHM’e dahi gidilebileceğini, dışarıdan finansman sağlayan şirketlerin doğa katliamlarına neden olacak projelerine yapılan itirazlar sonucunda finansman desteğinin durdurulduğunu söyledi.
Demet Akay (Makrevis); Adanmışlık ilkesi ile Taş Mektep’te yapılan çalışmalardan bahsetti, Organizasyon şeması önerdi. 1)Teknik Ekip, 2) İstişare, değerlendirme,
3) Eylem Planı, şeklinde organizasyon ile işlerin daha derli toplu olacağını söyledi.
Ramiz Demirci (Hemşin-Çayeli); Demirciler Mahallesi’ndeki “Bazalt Maden ocağı” için yapılan hukuk mücadelesini anlattı. Muhtarlarla, Partilerle, STK’larla görüşüp imza topladıklarını, medya üzerinden baskı oluşturduklarını anlattı. 59. Madde de olduğu gibi ‘insan, devlet ve çevre için el ele’yi vurguladı.
Abdurrahman Yıldırım (Trabzon); Gazeteci ve eşinin Hemşinli olması üzerine Hemşin’e yakın ve ilgili olduğunu özellikle de ekonomi üzerinden bakılması gerektiğini söyledi. Oradaki insanlar ile toplantı ve konferanslar yapılabileceğini ve onların katılım için ikna edilebileceğini söyledi. Doğa ile birlikte bölge ekonomisini geliştiren ülkelere bakılıp örnek alınabileceğini vurguladı.
“YENİ EYLEM PLANİ VE DÜZENLİ ETKİNLİKLER ŞART”
Ceyda Kiynir (Makrevis); Oluşumu gençlik olarak desteklediklerini, gençlerin daha çok katılımının sağlanması gerektiğini belirtti. Yeni eylem planı ve düzenli etkinliklerle kamuoyu yaratılabileceğini vurguladı. Takip edilebilir gündem, koordinasyon, organizasyon çemberi yapılmalı dedi. Turizm ile ilgili detaylardan bahsetti ve sanal iletişim grupları üzerinde durdu.
Hatice Hacısalihoğlu (Pazar); Doğa aktivisti olduğunu Av. Yakup Okumuşoğlu ile birçok doğa eylemlerinde bulunduğunu söyledi. TOKİ’nin, talanların proje yaptıkları alanlara onlardan önce giderek doğaya uygun projeler yapılabileceğini söyledi. Yatay organizasyon ile tüm Türkiye’de birlikte mücadele edilmesi gerektiğini belirtti. Doğa katliamlarına karşı yapılan bölge direnişlerinde dışarıdan gelen provokatif kişilere karşı da duyarlı olmak gerektiğini vurguladı.
Tolga Güler (Ortan); Yerli halkın önüne vizyon koymak gerektiğini, kalkınma projelerine ihtiyaç olduğunu ve bu konuda da yardımları olabileceğinden bahsetti.
“ESKİ GELENEKLER YAŞATILMALI”
Cevdet Oğuz (Turizmci); Turizm üzerinde durdu. Eko turizmle bölgenin kalkınmasına fayda sağlamak gerekliliğini söyledi. Amoral, yerine moral gerektiğini, geleneksel kültürün yaşatılmasını vurguladı. Düğün gibi eski geleneklerin tekrar hatırlanması gerektiğinden bahsetti.
Çetin Turan (Küşüve); Özellikle bölgemizin ekonomisinden bahsetti. Bölgemizde yaşayan insanların ekonomisinin çok önemli olduğunu, bu konuda bizlerin proje üretmemiz gerekliliğinden bahsetti.
Toplantının sonunda İstanbul için toplantıya katılan gönüllülerden oluşan beş kişilik bir yürütme grubu kuruldu:
-Faik Okan Atakcan
-Kerem Gülay
-Harun Toptan
-Ceyda Kiymir
-Tulin Turan Yavuz
Benzer toplantıların Ankara, İzmir ve Çamlıhemşin’de de yapılmasına, farklı şehirlerde de yürütme kuruları kurulmasına karar verildi.”