Akşam, Star, Güneş gazeteleri ile Kanal 24 ve TV 360’ın sahipliğini Ethem Sancak’tan devralan Yeşildağ kardeşler derin devletin ve Erdoğan’ın nesi oluyor? Medyada ‘emanet sahiplik’ sistemi.
Gündeme bomba gibi bir haber düşmüştü 17 Ağustos 2017 günü.
Erdoğan’a ilan-ı aşk ettiği için adı “Şems Ethem”e çıkan Ethem Sancak; Akşam, Star ve Güneş gazeteleri ile TV 360 ve Kanal 24’ü satıyordu.
Zaten ES Medya grubunda bulunan gazete ve televizyonların mülkiyeti AKP iktidarı döneminde sihirbaz küresi gibi elden ele geçiyordu.
Sancak daha önce Star medya grubunu iş adamı Fettah Tamince ile birlikte satın almıştı. Sonra tüm hisselerini Tamince’ye devredip medya dünyasından çekilmişti.
Üç yıllık aradan sonra Türkmedya Grubu’nu satın alan Sancak, ardından bir süre önce devrettiği Star medya grubunu Tamince’den devralarak ES Medya grubunu kurmuştu.
Ağustos’un ikinci yarısında gündeme düşen habere göre Sancak gazetelerini ve televizyonlarını Erdoğan için hapse girerek cezaevinde korumalığını yapan Hasan Yeşildağ’a devrediyordu.
Herkes aynı soruyu sormaya başladı; kimdi bu Hasan Yeşildağ?
Ortaya eski yazılar, belgeler, kitapların satır aralarında kalmış ayrıntılar saçılmaya başlandı.
Görünen oydu ki Hasan Yeşildağ’ın Erdoğan’ın cezaevinde korumalığını yapmaktan öte başka meziyetleri de vardı.
Hem de bu “meziyetler” Abdi İpekçi cinayetine, İslamcı bir gencin öldürülmesine kadar uzanıyordu.
Bunlardan biri hala daha elektronik ortamda var olan iştiraki.blogspot.com’da yer alan Şubat 2015 tarihli ve Abreg Togan isimli bir yazıydı.
1978 yılında işlenen bir cinayetle ilgili olarak Hasan Yeşildağ’ı da suçluyordu:
“İslamcı ekolün gençlik lideri Metin Yüksel, Fatih Camii’nin avlusunda derin devlet bağlantılı, zamanın ırkçı-faşist söylemlerini savunan ‘ülkücüler’ tarafından şehit edilmişti. Bu cinayeti işleyenler ve tetikçiler olarak yargılananlar ve hüküm giyenler arasında Hasan Yeşildağ isminde bir şahıs da vardı.”
Ancak bu yeni “medya patronluğu” daha doğrusu “yeni nesil medya emanetçiliği” sadece Hasan Yeşildağ ile sınırlı değil. Kardeşi Zeki Yeşildağ da bu “oyun”da bir aktör olarak yer aldığı için ikisini birlikte tanımayı sürdürmekte fayda var.
İşte bu günün “yandaş” kalemi Mahmut Övür’ün “muhaliflik” döneminden kalma yazısından bir kesit: “İstanbul Büyükşehir Belediyesi AKP’li Meclis üyesi Zeki Yeşildağ müzmin bekarlığa son vermiş ve Washington’da dünya evine girmiş.
Biliyorsunuz, Yeşildağ soyadı İstanbul’un hatta Türkiye’nin yüksek tepelerinde bir hayli etkili… Özellikle Hasan Yeşildağ adı bu köşeyi izleyenlerin hiç de yabancısı değil. Aslında Yeşildağ kardeşlerin inanılmaz yükseliş öyküleri gerilim ve macera romanlarına taş çıkartacak cinsten. Şimdi bu romana yeni bir bölüm daha ekleniyor. Bu bölüm, Yeşildağ ailesine yeni bir ismin katılmasıyla başlıyor.”
Övür’ün anlattığı Washington’da mütevazı bir evlilik töreni. Damat adayı Zeki Yeşildağ. Gelin adayı ise Türkiye’yi sarsan “Civangate” skandalına imza atan dönemin Emlakbank Genel Müdürü Engin Civan’ın kız kardeşi Müjde Civan.
Öykünün devamını Övür’den izleyelim.
“Ağca yanlışlıkla salıverildikten sonra yakalandığında kardeşi Adnan Ağca cezaevinin önünde medya ordusu karşısında isyan ediyordu.
Öfkeliydi Adnan Ağca. O öfkeyle ileri geri bir sürü şey söyledi. Söylediklerinin içinde elle tutulamayacak saçma şeyler de vardı, gerçekten düşündürücü iddialar da…
İşte Ağca’nın iddialarından biri.
‘Başbakan’ın gizli kasası Hasan Yeşildağ. Her gün gizli gizli görüşme yapıyorlar. Mehmet Ali Ağca’nın suç ortağı Hasan Yeşildağ. Kartal’da beraberlerdi.’
Şaşırtıcı değil mi? Ne demek istiyor acaba?”
Ağca’nın “suç ortaklığı”ndan Erdoğan’ın “mapushane arkadaşlığı”na uzanan çizgiyi de Hüseyin Besli ve Ömer Özbay’ın birlikte kaleme aldıkları “Recep Tayyip Erdoğan, Bir Liderin Doğuşu” kitabından öğrenelim.
“Aldığı bilgiyi (Erdoğan’ın cezaevinde öldürüleceği) ilk olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi Üyesi olan kardeşi Zeki Yeşildağ’la paylaştı. Ne gibi önlemler alabileceklerini gözden geçirirken Zeki kestirip attı: ‘Abi, uzatmaya gerek yok. Tayyip Bey’le beraber sen de gireceksin cezaevine; mahpusluğun yabancısı değilsin!’ Yeşildağ, karşılıksız çek kesmekten karşısına çıktığı hakimden yana yakıla hapis talep eder. Tek çıkar yolun ‘hapse mahkumiyet’ cezası olduğuna hakimi ikna eder.”
İşi biraz daha eşeleyince Tuncay Özkan’ın milletvekili olmadan önce 26 Mart 20014’de “Yürü ya Hasan” başlığıyla manşet olan Milliyet’teki yazısı çıkıyor karşımıza:
“Hasan Yeşildağ, Abdullaf Çatlı grubunun adamıydı. Sonra bu bağ bitti. Çünkü işe uyuşturucu karıştı.
Hasan Yeşildağ, Türkiye’de Abdi İpekçi dahil cinayetlere karışmış, tutuklanmış, polise konuşmuş ve bazı arkadaşlarını ele vermişti. Kaçaktı İsviçre’de… İsviçre’de uyuşturucu ve örtülü faaliyetlerinden dolayı cezaevinde yattı. Avrupa’da uyuşturucu işini iyi bilenlerden… İsviçre savcılarının ve gizli servislerinin bunlarla ilgili bilmediği hiçbir şey yok. Kullanılmışlıkları da çok.
Ama nedense onunla birlikte cezaevinde olanlar bir daha İsviçre’ye giremezken, Yeşildağ İsviçre’yi ikinci vatanı yaptı. Halen kardeşlerinden Ali, çeteci Ali Fevzi Bir’i fidye için kaçırmaktan aranıyor. Cin gibi iki kardeş Hasan ve Zeki Yeşildağ. Birlikte hem siyaset, hem ticaret yaşamında para ve yer kazanıyor. “
Ortaya dökülen iddialar Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Fahri Konsolosu Medet Önlü cinayetine kadar uzandı.
Önlü’nün yakınları çok ilginç bilgiler paylaştılar Hasan Yeşildağ ile ilgili.
“Pınarhisar cezaevinden çıktıktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin en karlı işlerinde ihalelerinin belirleyici figürü olarak karşımıza çıkıyor Hasan Yeşildağ. Son yıllarda sahibi olduğu Ulus Cafe’den bu işlerini yürütüyordu. Yaptığı işler kar marjı yüksek toprak döküm ihaleleri, belediyeye ait eğlence mekanlarının işletmeleri vs… Kendi aldığı işlerin dışında özellikle yaptığı aracılıklarla da adından söz ettiren biri. (…) Medet Önlü; Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Fahri Konsolosu idi. Kafkas Diasporası (Çerkes, Çeçen, Abaza, Osee vs.) tarafından yakından tanınan, sayılan ve sevilen Medet Önlü, 1990’lı yıllardan beri Çeçenya’nın bağımsızlığı için diasporada siyasi ve insani faaliyetlerde bulunuyordu. Gerek Çeçenistanlı Çeçenler gerekse Türkiye’deki Çeçenler tarafından saygın bir kişi olan Medet Önlü katledilmeden önce Çeçen sığınmacıların sorunlarıyla ilgileniyordu. Ancak katledilmesine giden süreçte en etkili faaliyeti Çeçen gençlerin Suriye’ye savaşa götürülmesine engel olmak için gösterdiği insanüstü çabaydı. Zaten yürüttüğü faaliyetler ile Rusya’nın hasmı olan Önlü, Suriye’ye Çeçenlerin sevkine karşı çıkması ve bunda etkili olması sebebiyle Türk makamlarının da tepkisine sebep oldu.”
22 Mayıs 2013’te Ankara Balgat’ta bulunan ofisinde öldürülmüştü Medet Önlü.
“Cinayetten saatler sonra azmettirici olarak polis tarafından tesbit edilen Rizvan Ezbulatov adlı Rusya vatandaşı şahıs cinayetten iki gün sonra elini kolunu sallayarak ülkeyi terketti. Tetikçi Murat Aluç yakalandığında verdiği ifadede Rizvan Ezbulatov tarafından tutulduğunu ve cinayetten bir gün sonra İstanbul Bebek’te bulunan Ulus Cafe’de kendisiyle buluştuklarını itiraf etti. Rizvan Ezbulatov’a Ulus Cafe’de buluşmalarının güvenli olup olmadığını sorduğunu ifade eden Aluç, Rizvan tarafından kendisine buranın sahiplerinin dostları olduğunu söylediğini iletti.
Bu bilgi üzerine harekete geçip Ulus Cafe’yi ve sahiplerini araştırdığımızda cafe sahiplerinden birinin karanlık işlerin adamı Hasan Yeşildağ olduğunu öğrendik. Avukatımız mahkeme esnasında defalarca mahkemeden cafe sahiplerininin dinlenmesini talep ettiyse de özellikle Hasan Yeşildağ’ı mahkemeye getirmek mümkün olmadı.”
17 Ağustos’ta Sancak “Medya grubunu satıyorum” deyince yapılan araştırmada herkesin karşısına ES Medya grubunun yeni patronu olarak Hasan Yeşildağ çıkmıştı.
O günden sonra hem Sancak, hem AKP’liler, hem de Yeşildağ kardeşler derin bir sessizliğe gömüldü.
Aradan 20 gün geçtikten sonra Rekabet Kurumu’nun sitesinde yer alan açıklamaya göre kamuoyu ES Medya Grubu’ndaki gazete ve televizyonların Hasan Yeşildağ’a değil de kardeşi Zeki Yeşildağ’a devredildiğini öğrendi.
Belli ki Hasan Yeşildağ’ın kriminal ilişkileri ortalığa saçılınca Saray, yeni medya patronunun Zeki Yeşildağ olmasına karar vermişti.
Yani daha az “kriminal” olan tercih edilmişti.
Çünkü Zeki Yeşildağ da karşımıza yakın zamanda “Erdoğan’ın koruması” olarak çıkıyor.
Geçtiğimiz aylarda, ABD’de Erdoğan’ı protesto edenlere saldıran korumaları organize eden isim olarak öne çıkıyor Zeki Yeşildağ.
İşte buyurun size “yeni bir medya patronu” hikayesi.
AKP’den önce hükümetler medya patronlarına ihale veriyorlardı.
AKP döneminde ise ihale verilen müteahhitlere bir gazete ile bir televizyon verilmeye başlandı.
Aslında bu “emanet medya patronu” dönemiydi.
Şimdi başka bir döneme geçmiş bulunuyoruz.
Önce ihale verip müteahhit yapacaksın, sonra gazete ve televizyon verip “medya patronu” yapacaksın.
En son hikaye bu. Bu hikayede her şey var.
Gazeteci Abdi İpekçi, İslamcı lider Mevlut Yüksel ve Çeçen Medet Önlü cinayetleri, Abdullah Çatlı, uyuşturucu ticareti, ihale yoluyla zengin olma, uydurma bir suç işleyip Erdoğan’la aynı koğuşa düşüp korumalığını yapma, Suriye’ye cihatçı gönderme, “Civangate”, ABD’de protesto gösterisi yapanlara saldırma…
İşte size “yeni nesil” emanetçi medya patronları üzerine “kriminal” bir hikaye…
Torunlarımın ilkokula gitmesini istemem yaşasın okulsuz toplum
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.