EMPATİ YOKSUNLUĞU
Bir önceki paylaşımımda polisle-milletvekili arasında yaşanan soruna değinerek sorunun bu boyuta taşınmasının temelde güç gösterisine ve gücün verdiği kibre dayandığına dikkat çekmiştim.
Arac orada yarım saat tutulduğu halde bizler sadece montajlanmış kısa, sadece milletvekilinin davranış ve sözlerine yer verilmiş bir video üzerinden olayı yorumladık. Eğer video tam olsaydı polislerin hatalı olup olmadığını, ne derece hatalı olduğunu da görmüş, değerlendirmiş olurduk.
Önceki paylaşımımda, olaya elinde polise göre daha çok güç olan milletvekilinin sorunu güçle çözmeye kalkmak istemesinin yol açtığını, oysa sorunu başka alternatiflerle sessiz, sedasız çözebileceğini, hatta polislerin kusuru varsa onlar hakkında şikayetçi olabileceğini de belirtmiştim.
Maalesef toplumumuzda her şeyi güçle çözme alışkanlığı yer etmiş durumda. Güç gösterisiyle sorun çözmek toplumda empati duygusunu da yok ediyor.
Empati, toplumların hak, hukuk çerçevesinde sorunlarını çözmesine olumlu etki yapan, olması gereken bir duygu. Eğer, kişi kendini karşı tarafın yerine koyarsa yetkisini vatandaştan yana kullanarak, yasaların da ötesine geçerek karşı tarafa yardımcı olup, vatandaşın sorununu çözebilir.
Böylece toplum içinde iyi enerji dolaşır, toplumsal gerilimler, karşı tarafa düşmanca davranışlar azalır.
Mevzu, vatandaş-polis ilişkisiyle ilgili olduğu için ben de bu konuda yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum;
Trafik polisleri ceza uygulayıcıları olduğu için vatandaşlarla sürekli karşı karşıya kalırlar. O nedenle yaşanan nice sorunlar söz konusu. Televizyonumuz haberlerinde böylesi birçok tartışmaya yer vermiştik. Bizatihi yaşadığım sorunlar da oldu. Bazı polisler adeta vatandaşa zorluk çıkarmak, elindeki güçle karşı tarafa baskı kurmak için uğraşıp durur. Bunda mesleğin verdiği gerginliğin son derece etkisi olduğu gibi kişiden kaynaklı da olabiliyor.
Oysa; her sorunun üzerine empatiyle gidilse birçok sorun güzelce çözülür. Bunun için de öncelikle empatiyi elinde güç olan yapmalı.
Trafik polisleriyle zaman zaman benim de sorunlar yaşadığımı belirtmiştim. Ancak hakkı teslim etmek gerek ki bu mesleği icra edenler arasında vatandaşa yardımcı olmak için elinden geleni yapanlar da var. Buna da çokça şahit oldum. Belki bunu medya sahibi, basın mensubu olmama yoranlar çıkabilir. Her ne kadar bunun etkisi olsa da, kimi trafik polislerinden mesleğimden habersiz olarak yardım gördüğümü söylemeliyim.
Bir keresinde yaşadığım bir olay ise polisin bana fazlasıyla yardımcı olmasıydı…
İstanbul’a yeni geldiğim, yolları, trafik akışını iyice karıştırdığım bir dönemdi. Köprüden karşıya geçip, bir önemli toplantıya katılmam gerekiyordu. Trafik sıkışık olduğundan toplantıya gecikmiştim. Tam toplantı yeri adresine yaklaşmıştım ki, bu kez yanlış yola girip tekrar gerisin geriye köprüye girdim. Artık köprüyü tümüyle geçip yeniden geri dönmek zorundaydım. O zaman da toplantı bitmiş olacaktı.
Köprüde girdiğim yolun trafik yoğunluğu nedeniyle barikatla bölünüp gidiş geliş şekline dönüştürüldüğünü görünce hemen köprüdeki trafik kontrol merkezi önünde durdum. Memur bey yüzümdeki telaşı anlamıştı, kendisine durumu anlattım ve beni tekrar geriye döndürüp, diğer şerite geçirmesini rica ettim. Orta yaşlı bir memurdu. Ricamı kırmadı, araçları durdurup beni döndürüp o şerite soktu.
Oysa bunu yapmaması hakkıydı, hatta yapması mesleği açısından belki de rizikoluydu. Ancak, bana fazlasıyla yardımcı oldu. O gün oluşan duygu nedeniyle şimdi her trafik polisiyle karşı karşıya kaldığımda o güzellik aklıma gelir.
Bizim toplumumuz aslında “iyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir” sözüne aşina bir toplum.
Buna rağmen iyi örneklerimiz daha çok olmalıydı.
Acaba neden git gide toplum yapımız daha çok erozyona uğruyor?
AfGANİSTAN İŞGALLERİNİN SONUÇLARI-2
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.