Akşener’in ‘dobra kadın’ tarzı, İnce’nin bıçkın sokak delikanlısı halleri ve Demirtaş’ın kucaklayıcı kişiliği, hatta Karamollaoğlu gibi İslamcı bir siyasetçinin demokrasi vurgusu yapması…
Sözlerinizle bizi vurabilirsiniz
Gözlerinizle bizi kesebilirsiniz
Nefret dolu varoluşunuzla bizi öldürebilirsiniz
Lakin, hava gibi, yükseliriz biz hala
Çekiciliğimiz sizi bozar mı?
Şaşırtır mı sizi
Uyluklarımızın birleştiği yerlerde
Elmaslar varmış gibi dans etmemiz?
Havada bahar kokusu, bir tatlı umutla harman. Maya Angelou’nun “Hep Yükseleceğiz” şiirindeki bu dizeler, baskın seçime dörtnala giden Türkiye’nin beklenmeyen ruh halini anlatmıyor mu?
Bir tarafta içini kemiren sıkıntılarla uyuklayan, gücü zorla elinde tutmaktan artık yorulan “yaşlı”, teksesli, erkek, bildik bir ittifak. Karşısında, yine “milli”liğe vurgu yapan, fakat uzun zamandan beri ilk kez enerjik ve ezber bozan bir başka ittifak. Birden fazla adayın çok sesliliğine rağmen, ortaklık duygusu.
Ve tüm zamanların “yalnız”ı. Alçakgönüllülükle espri yapmayı sürdüren; hücrede tek başına miting yapan, aslında gücünü tam da bu yalnızlık ve itilmekten alan bir aday ve partisi.
Hepimiz biliyoruz ki 24 Haziran seçimi yapılırsa, çok zorlu, hatta kılpayı geçecek. Ama kısa sürede oluşan havaya bakınca karamsarlığa yer yok.
Hepimiz biliyoruz ki kimi liderler, farklı kesimleri birbirine düşman edecek söylemlere, eylemlere başvuracak. Ama her şeye rağmen, umut her zamankinden fazla.
HDP’NİN İTTİFAK DIŞILIĞI ŞİMDİLİK İYİ
HDP’nin “millet ittifakı”nın dışında bırakılması, haklı olarak çok eleştiriliyor. Ayrımcılık, yan yana gelmekteki gönülsüzlük ve yok sayma sorunu bir yana, HDP’nin baraj altı kalma ihtimali, muhalif ittifakın da oyun planını mahveder. Zira Meclis’te HDP’den boşalan koltuklar, AKP-MHP ittifakının ekmeğine yağ sürer.
Ancak riskli, haksız ve hatta akıl dışı olsa da HDP’nin muhalif ittifakın dışında bırakılmasının olumlu yanları da var. Neden?
Birincisi, aşırı milliyetçi sağ ittifakına karşı oluşturulan ‘sıfır baraj’ ittifakı, AKP ve MHP’den bıkan, yorulan, inancını kaybeden merkez sağ kitleden oy devşirmeyi hedefliyor. Kendi tabanının aklını karıştırmadan, iktidardan gelecek ötekileştirici söyleme oy kaptırmadan güçlü bir alternatif olmak durumunda. Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu ve Muharrem İnce’nin adaylıkları, (muhalif) merkez sağdan hafif sola kayan yelpazedeki seçmeni tatmin edecek isimler.
İkincisi, HDP bu blokun içinde yer alsaydı, Türkiye’de bir nevi devrim olmuştu. Ama belli ki zamanı değil, hele OHAL koşullarında bu kadar hızlı gerçekleşen bir seçim ortamnda. Aslına bakarsanız HDP açısından da bu ittifakta yer almamak, kendi söylemi ve tabanına vereceği mesajlar açısından işine yarıyor. Hep İYİ Parti’nin HDP ile yan yana gelmesindeki “sorun”lardan bahsediliyor. Aynı şekilde, HDP’nin de İYİ ile birlikte hareket etmekte çok istekli olmadığını, kendini seçim sürecinde ayrı bir konumda tutmayı tercih ettiğini söyleyebiliriz.
AKŞENER’İN ‘KÜRT’ DEMESİ DE BİR BAŞLANGIÇ
Üçüncüsü, muhalefet partilerinin HDP ve başkan adayı Demirtaş’a, Kürtlere yönelik iyi niyet beyanları ümit verici. Muharrem İnce’nin HDP’nin dokunulmazlıklarına karşı oy kullandığı ve Demirtaş’ı ziyaret edeceğine dair açıklamaları, yetersiz görülebilir ama çok olumlu işaretler… Üstelik, İnce’nin kişiliği ve siyaset tarzından yola çıkarak salt ikinci tur hesabıyla hareket etmediğini söylemek mümkün.
Meral Akşener de dün Cumhuriyet’e verdiği söyleşide kardeşlik mesajları verdi. Hoş, Kürt sorununu gelin-damat ve aile ilişkileri üzerinden kurmak sorunlu bir söylem, ama toplumun büyük kesiminde karşılığı var. Akşener’in Kürt sorununu konuşmak için önce gerilimlerin çözülmesine işaret etmesi ve “Türkiye’yi bir bayram sofrasında oturtma” mecazını kullanması da önemli. En azından “Kürt” demekten kaçınmıyor, eh bu da bir başlangıç!
Bu seçimde asıl belirleyici olan, herkesin korktuğu gibi hile hurda ve güç gösterisi değil, samimiyet olacak.
Çoğu adayda, farklı tarzlarda da olsa samimiyetin ön plana çıktığını görüyor, hissediyoruz. Seçmene umut veren, “yükseleceğiz” dedirten de bu.
Meral Akşener’in “dobra kadın” tarzı, Muharrem İnce’nin bıçkın sokak delikanlısı halleri ve Selahattin Demirtaş’ın yalın, kucaklayıcı, esprili kişiliği, hatta Temel Karamollaoğlu gibi İslamcı bir siyasetçinin demokrasi vurgusu yapması… Hepsinin ayrı ayrı siyaset yapma gücü ve potansiyeli, toplamından daha büyük.
İş ki ikinci tura geçilsin. İş ki HDP, Meclis dışına itilmesin…
Adil ve güvenilir olmayacağını bildiğimiz seçim ortamına rağmen, bu badire atlatılsın. Bir kez daha “atı alan Üsküdar’ı geçer” pişkinliğine kalmasın. Sonucun sağlıklı ve olabildiğince adil elde edilebilmesinin tek yolu, seçmenin oyuna sahip çıkmasında, on binlerce sandık nöbetçisinin elinde.
Habertürk internet sitesi yayın yönetmeni görevden alındı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.