Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İzmir’in Beydağ ilçesindeki ‘Halıköy IV.Grup (Antimuan) Yeraltı Maden İşletmesi, Zenginleştirme Tesisi Kapasite Artışı ve Mevcut Atık Depolama Tesisi’ ilgili yeni çevresel etki değerlendirme süreci başlattığını duyurdu.
Hali hazırda antimuan madeni ve zenginleştirme (flotasyon) tesisi işleten Eti Bakır kapasitesini genişletmek için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan izin istedi. Şirket, yıllık 28 bin 800 ton olan antimuan ocağının kapasitesini 50 bin tona çıkarmayı planlıyor.
ZEYTİNLİKLERLE ÇEVRİLİ
ÇED sahası ise 31,3 hektara çıkacak. Hammadde patlatma yöntemiyle çıkarılacak. Projenin halkın katılımı toplantısı ise 2 Temmuz 2024 tarihinde gerçekleştirilecek. Toplantının yeri ve saati ilerleyen günlerde duyurulacak. Küçük Menderes Ovası’nın yanı başına açılacak maden ocağının etrafı ise zeytinlikler, incir ağaçları ve tarım arazileri ile çevrili.
ZEHİRLİ BİR METAL
Seramik ve cam sanayisinde, bazı askeri malzemelerin yapımında, ulaşım ve makine imalat sektöründe kullanılan ve zehirli bir metal olan antimuana fazla maruz kalan işçilerde zehirlenmelere sebebiyet verebiliyor.
CENGİZ HOLDİNG SATIN ALDI
Bir kamu kurumu olan Eti Bakır, AKP iktidarının ilk yıllarında özelleştirme kapsamında alındı. 2004 yılındaki özelleştirme kapsamında Mehmet Cengiz’e ait Cengiz Holding bünyesine dahil olan Eti Bakır A.Ş. Küre işletmeleri ve Eti Bakır A.Ş. Samsun tesislerini 2006’da Murgul işletmesi, 2007 yılında ise İzmir’deki Halıköy tesisleri takip etti. AKP iktidarında aldığı ihalelerle tanınan Cengiz Holding ‘5’li Çete’ içerisinde anılıyor. Cengiz Holding’in sahibi olduğu Mehmet Cengiz ise ettiği küfürlerle gündeme gelmişti.
YERALTI SULARI TEHLİKDE
Ödemiş Kent Konseyi Başkanı Mehmet Taşlı, metalların doğada çıkarılması sırasında ayrıştırmak kimyasalların kullanıldığını belirterek “Bunlar doğaya zarar veren maddelerdir. Antimuan bir ihtiyaçtır ama genel şablona bakacak olursa biz Küçük Menderes Havzsası’nda madenciliğin hiçbir türünü istemiyoruz çünkü Küçük Menderes en bereketli tarım havzası. Bırakın kapasite genişletmeyi mevcut ocakların çevresine dahi taşmaması gerekiyor. Küçük Menderes Havzası bir koruma alanıdır. Bunun gündeme getirilmesi dahi hata. Tarım yapılmayan bir alanda çevreye zarar vermeyecek bir şekilde çok ciddi kurallarla işletilecekse zoraki olarak kabul edebiliriz ama tarım alanlarına zarar verecek, riskli bir pozisyonda yer alacaksa biz yine maden ocağına karşı çıkacağız.” dedi.
Yeraltı sularına olan etkilerine de değinen Taşlı “Bir de yeraltı suları riske edilecek. Dosyada baktığıma göre patlatma yöntemiyle üretim yapılacak. Zaten Küçük Menderes Havzası’nda yanlış tarımsal planlama ve taş/maden ocağı işletmelerinden dolayı sular bitmek üzere. Siz bunun üzerine böyle 3-5 tane tesis daha koyarsanız tamamen bu bölgenin su kanallarını tıkamış olursunuz. ÇED Kanuna uygun olmayan bir tesise ne izin verilmeli ne de kapasite artışına gitmelidir. Tarım alanlarına, ormanlık alanlara, yerleşim yerlerine, su havzalarına ve kültür ve doğa varlıklarına zarar verebilecek bir işletmeye kimsenin çekincesi olmasın kesinlikle itiraz edeceğiz” dedi.