DİSK/Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Seyit Aslan 1 Mayıs mitinginde çaykur’un varlık fonuna devrinin ne anlama geldiğini anlattı.
İşte DİSK GIDA İŞ Genel Başkanı Seyit Aslan’ın 1 Mayıs Hopa Miting Konuşması
SALDIRILARA KARŞI, BİRLEŞİK MÜCADELEYE
Bugün dünyada ve ülkemizin dört bir yanında işçi ve emekçiler meydanlara çıkıyor. Bundan 139 yıl önce işçi sınıfının sekiz saat iş günü, sekiz saat dinlenme, sekiz saat uyuma hakkı halen güncelliğini koruyor. Kapitalist ve emperyalist sistem işçi sınıfının kazanmış olduğu haklara dönük saldırılarını sürdürüyor. Güvencesiz, angarya, taşeron ve esnek çalışma, düşük ücret, sendikasızlaştırma, işten atma, iş cinayetleri devam ediyor. Kapitalist sistemin her türden baskısı ve zulmü devam ediyor. Türkiye işçi sınıfı bütün bu saldırılara karşı yeniden birleşmek ve mücadele etmek zorunda. Yeniden işbirlikçi sendikal bürokrasiyi alt ederek, sendika yönetimlerine gelmek zorunda. Bunlar olmadığı koşullarda, sermayenin saldırılarının önlemek, kazanımları korumak, yeni haklar elde etmek giderek güçleşecek.
İşçi ve emekçi kardeşlerim;
16 Nisan referandum sürecinde egemenlerin bütün baskısı, şiddeti, tutuklamaları yetmedi, tek taraflı yayınları, sermayesi ve işbirlikçi bürokrasisi, devlet eliyle büyütülmüş sendikaları yetmedi, en son mühürsüz oy pusulaları ile sözde evet çıkardılar. İşçi ve emekçilerin kısıtlı imkânlarla sürdürdükleri HAYIR çalışmasının sonucunu YSK eli ile çaldılar. Bizler örgütlenerek, birlik olarak bir araya gelmediğimiz sürece bunların bu aymazlıkları, bu çalma ve çırpma işleri devam edecek. İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler; bu ülkede yaşayan tüm milliyetlerden halklar gerçek bir anayasayı yazana kadar mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz!
Sevgili dostlar, mücadele arkadaşlarım;
15 Temmuz darbe girişiminde bulunanları lanetliyoruz ve kınıyoruz. Bu ülke darbecilerden, darbelerden çok çekti. Bütün darbeciler, yargılansın, cezaları neyse verilsin, bir daha bu ülkede kimse darbe yapacak cesareti bulmasın. Cumhurbaşkanı, AKP iktidarı ve yandaşları, darbeyi fırsat bilip ülkede demokratik hak ve özgürlükleri ayaklar altına alıyorlar. Yıllarca iç içe çalışıp, aynı kaptan yiyip içenler, şimdi aynı kaba tükürüyorlar. Faturası bizlere çıkıyor. Yüz binin üzerinde kamu emekçisi ihraç edildi. Darbe girişimi fırsata dönüştürüldü. Yılladır yapamadıklarını OHAL sürecinde KHK’lar eliyle yapar oldular. Kamu emekçisini, işçiyi, hâkimi, savcıyı, polis memurunu, subayı, astsubayı, askeri hepsini aynı torbaya koyarak FETÖ yakıştırmasıyla ihraç ediyorlar, işsiz, güçsüz ve aşsız bırakılıyorlar. Barış isteyen, işçi ve emekçiler için hak isteyen, yoksulluk ve yolsuzluğa itiraz eden, grev yasaklarına karşı çıkan, çocukların istismarına hayır diyen, kadına şiddete ve tecavüze karşı çıkan, HES’lere, RES’lere karşı çıkan, deresine, doğasına ve toprağına sahip çıkanlar FETÖ ile damgalanarak açığa alınıyor, ihraç ediliyor. Bunu asla kabul etmiyoruz. Siz önce Gülen önünde diz çöken, önüne yatan, selam gönderen, arsaları parsel parsel veren, “gökten ne yağmış da yer kabul etmemiş” diyenleri bir sorgulayın, kim darbeci, kim darbeci yandaşı ortaya çıksın. Buradan soruyoruz, 15 Temmuz darbe girişiminin sivil ayağı nerede? İş buralara gelince, ses yok. Bütün tozları halının altına süpürerek sorunu çözemezsiniz!
Sevgili dostlar, işçi ve emekçi kardeşlerim;
İş cinayetlerinde, Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sıradayız. Bu iktidar döneminde 17 bin işçi iş cinayetleri sonucu hayatını kaybetti. Asgari ücret açlık sınırının altında. Yoksulluk sınırı altında yaşayan milyonlarca emekçi var. Türkiye işçi sınıfının kazanımı olan, canıyla, kanıyla bedeller ödeyerek kazandığı kıdem tazminatına dönük saldırı hazırlıkları var. Neymiş, “işçilerin büyük bölümü alamıyor” diyerek gerekçe yaratmaya çalışıyorlar. Kıdem tazminatını fona devrederek, sermayeye kaynak, kredi ve teşvik adı altında sermayeyi besleyecekler. Patronların işçileri istedikleri gibi işten çıkarmanın yolunu açacaklar. Kıdem tazminatı hakkına dokunacak olanları buradan uyarıyoruz, siz de tarihin çöplüğünde yerinizi alacaksınız! Bütün konfederasyonları, emek örgütlerini kıdem tazminatı hakkı için ortak mücadeleye davet ediyoruz.
Değerli dostlar;
Ekonomi iflas ediyor, kasadaki paralar suyunu çekiyor. İşsizlik sigortası fonu yağmalanıyor. Geçmişte fonların yağmalandığı gibi. Şimdi kurdukları Bireysel Emeklilik Sigortası fonu ile bizlerin birikimlerini sermayeye kaynak aktarmaya çalışacaklar. Ama bunu kabul etmiyoruz, hiçbir işçi ve emekçi bu fonda kalmayacak, istifa ederek fondan çıkacak. Şu ana kadar çıkanlar %54’ü geçmiş durumda. Bu da yetmiyor varlık fonu kurdular. İçinde ÇAYKUR dâhil bankaları ve kamu iktisadi teşekküllerini fona devrettiler. Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, 26 Ağustos 2016 tarihinde kuruldu. Yani 15 Temmuz sonrası. OHAL döneminde meclise getirildi. Sizlere, bizlere sormadan, THY, HALKBANK, ZİRAAT BANKASI, BORSA İSTANBUL, PTT, BOTAŞ, ETİ MADEN, TPAO, TÜRKSAT, TÜRK TELEOKOM ve ÇAYKUR varlık fonuna devredildi. Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, 6741 sayılı kanun ile kurulmuş, özel hukuka tabi bir anonim şirkettir. Yani varlık fonuna devredilen tüm kurumlar, ÇAYKUR da dahil artık özel şirket statüsündedir.
Varlık fonu, neler yapabilir? Elinde ne varsa satabilir! ÇAYKUR dahil…
Her türlü para piyasası işlemlerini yapabilir. Yani elindeki kamu şirketlerini borsada mezata çıkarabilir! ÇAYKUR dahil…
Gayrimenkul ve gayrimenkule dayalı hakları değerlendirebilir. Yani kamu şirketlerinin tüm taşınmazlarını satabilir! ÇAYKUR dahil…
Her tür ticari ve finansal faaliyetleri ulusal ve uluslararası piyasalarda gerçekleştirir. Yani bünyesindeki kamu şirketlerini ipotek gösterip borçlanabilir. Elinde ne var, ne yoksa, yerli ve yabancı piyasalarda satabilir! ÇAYKUR dahil… Şimdi Katarlılara 650 Milyon dolar karşılığında ÇAYKUR verildi deniyor. Yalanlama yok, rehin vermedik diyorlar, ama Katarlılara vermedik diyemiyorlar. Yakında bunun kokusu çıkar.
Sevgili işçi kardeşlerim, ÇAYKUR’un varlık fonuna devri ne anlama geliyor?
Bizler varlık fonu kapatılsın, ÇAYKUR dahil tüm kamu kurumları yeniden kamuya devredilsin istiyoruz. ÇAYKUR’da çalışan mevsimlik işçiler kadroya alınsın istiyoruz. İşçiler istediği sendikada örgütlensin, işçinin sendika seçme özgürlüğü olsun istiyoruz.
ÇAYKUR Varlık Fonuna devrdileli aylar oldu. Peki burada iktidarın tüm imkanlarını kullanarak yetkili olan sendika ne yapıyor? Özgıda-İş sendikası ne yapıyor? Onlar da bu duruma ses çıkarmıyorlar, çünkü buraya işçilerin gücüyle gelmediler. Buradan onlara sesleniyoruz: er ya da geç saltanatınız çökecek, haberiniz olsun!
Buradan bir şeye daha değinmek istiyorum: ÇAY toplama sezonu başlayacak, çay fiyatı belirlenecek. Çay üreticisini özel şirketlerin insafına bırakmayan bir anlayışla hareket edilmesi gerekiyor. Tarım Bakanlığı ÇAY taban fiyatını sermayeye göre değil, üreticiye ve ÇAYKUR çalışanlarına sorarak belirlemelidir. ÇAY taban fiyatı sudan ucuz olmasın. Üreticilerin giderleri sürekli artarken, çay taban fiyatı yerinde sayıyor. Artık özel şirketlerin isteğine göre değil, üreticilerin sesine kulak verin. Çay ülkemizde sadece bu bölgede yetişen ender ürünlerden birisidir. Bunu korumak, kollamak ve daha fazla geliştirmek gerekiyor. Bu nedenle ÇAY, devlet tarafından stratejik ürün olarak kabul edilmeli ve buna göre değerlendirilmelidir.
Sevgili dostlar, konuşmama burada son verirken, insanca çalışmak, insanca yaşamak için; işimize, ekmeğimize ve özgürlüğümüze sahip çıkacağız!
Hopada 1 Mayıs coşkulu kutlandı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.