Rize AÇIK
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
Fatma Genç

Fatma Genç

25 Aralık 2021 Cumartesi

    ÇAYKUR’un zararı gerçekten azalıyor mu?

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Ülkemizde çiftçiler artan girdi maliyetleri altında ezilirken, özellikle gübre fiyatlarının son 1 yılda 4 kat artması ile birlikte üretimden vazgeçiyor. Bu durum çiftçileri alternatif ürünler arayışına iterken, önümüzdeki yıl arpa ve buğday gibi birçok ürünün rekoltesinde ciddi düşüş yaşanacağına da uzmanlar tarafından dikkat çekiliyor.

    Geçtiğimiz çay sezonunu Ekim ayında bitiren çay üreticileri de kuşkusuz bu süreçten azade değil. Artan gübre fiyatları, girdi maliyetlerindeki artış ve kota ve kontenjan uygulamaları nedeniyle zor bir sezon geçiren çay üreticileri için bu koşullar altında belli ki önümüzdeki yıl daha da zor geçecek.

    Çay tarımında üretici lehinde kronik sorunlar her yıl artarak devam ederken, üreticinin güvencesi olmaktan giderek uzaklaşan ÇAYKUR’un zarar tartışmaları da hala gündemde. Yaş çay alımı, üretim ve pazarlama alanlarında kurumsal kabiliyetini hızla yitiren ÇAYKUR’un nasıl yönetilemediğinin ve zarar ettiğinin izlekleri ise Sayıştay raporlarında detaylarıyla ortaya konuyor. Öyle ki bu durum artık gizlenemeyecek kadar açık.  Geçtiğimiz günlerde TBMM’de Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) Komisyonu’na gönderilen Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR) 2020 yılı Sayıştay Denetim raporu a geçtiğimiz yıllardaki gibi birçok bulgu ile ÇAYKUR’un nasıl yok edildiğini gözler önüne sermesi açısından oldukça önemli.

    ÇAYKUR çürümeye terk edilmiş durumda…

    Bütçesi konusunda hiçbir öngörüyü tutturamayan ÇAYKUR’un en büyük gider kalemi 650 bin TL ile üretim giderlerinden oluşuyor. Üretim giderlerindeki yüksek rakama rağmen yatırımlarda öngörülen 62 milyon TL’nin sadece 17 milyonu yatırımlara dönüşmüştür. Sayıştay tarafından da belirtildiği üzere çay fabrikalarında enerji ve zamandan tasarruf sağlanması konusunda ve çay kalitesinin iyileştirilmesine yönelik tedbirlerin yetersizliği dile getirilirken, birçok fabrikada kıvırma makinelerinin eski olduğu, fermantasyon bantlarının imalat yönergesindeki kriterlere uygun olmadığı, Hopa Çay fabrikasında olduğu gibi yaş çay eleklerinin iş görmediği ya da bypass edildiği belirtilmektedir.

    Kurum, çalışma kapasitesini ve verimliliğini arttıracak bir girişimde bulunmadığı gibi personel sayısındaki %10’luk azalma ile daimi çalışan sayısını azaltarak en güvencesiz çalışma biçimi olan geçici işçilerle sadece günü kurtarmaya çalışıyor. Üstelik fırınlardan çıkan lifin selülozdan ayrıldığı higroskopik lif tutucuların bulunduğu bölümde yangın tehlikesi olmasına rağmen bu birimde çalışan personelini yangın konusunda eğitmeyi bile önemsemeyerek işçi güvenliği ve sağlığı konusundaki alması gereken sorumluluğunu da yerine getirmiyor.

    Yönetim Kurulu’nda Onaylanmadan Karar Alınıyor!

    Yasal olarak bir başkan ve beş üyeden oluşması gereken ÇAYKUR’un Yönetim kurulunda bugün Başkan Yusuf Ziya Alim, Yönetim kurulu üyeleri Ekrem Yüce ve Ali Kemal Yıldız olmak üzere toplam 3 üye bulunuyor. Ayda en az iki defadan az olmamak üzere üye tamsayısının salt çoğunluğu ile toplanması gereken ÇAYKUR, karar alabilmek için de üye tamsayının salt çoğunluğu sağlamakla yükümlü. Toplanmak ve karar alabilmek için en az 4 üyeye sahip olması gereken ÇAYKUR’da, ÇAYKUR Genel Müdür Yardımcısı Süleyman Pınarbaş’ın Mart 2021’de, Yönetim Kurulu üyesi İsmail Hakkı Soba’nın Ocak 2020’de, Yönetim Kurulu üyesi Halil İbrahim Azal’ın Ekim 2020’de boşalan üyeliklerinin hala doldurulmamış olduğuna Sayıştay tarafından dikkat çekiliyor. Ayrıca her ay en az iki toplantı olmak üzere, yılda en az 24 toplantı yapması gereken ÇAYKUR, 2020 yılının büyük bölümünde toplantı ve karar yeter sayısı olan 4 üye ile çalışmış ancak bir üyenin çeşitli nedenler ile katılamaması sonucunda Mart, Nisan ve Ekim aylarında 7 oturumda toplantı yeter sayısını sağlayamadan gerçekleştirdiği toplantılarla ile birlikte 20 Mart 2021 tarihinden sonra 3 üyeye sahip olduğu nedeniyle toplanamamıştır. Sayıştay tarafından dikkat çekilen en önemli bulgulardan birisi de ÇAYKUR’un boşalan üç üyeliğini doldurmamasına ve toplanması gereken sürelere riayet etmemesine rağmen işletme bütçelerinin yönetim kurulunun onayına sunulmadan yürürlüğe girmesidir.

    Pandemi koşulları altında ve üreticinin eylemlilikleri ile geçen yılda ÇAYKUR’un en yetkili karar organı olan Yönetim Kurulu’nun toplanamamış olması önemli bir eksiklik olarak ortadayken ÇAYKUR’un yıllık işletme bütçelerinin de Yönetim Kurulu tarafından onaylanmadan yürürlüğe konulmadığı iddiaları kurum adına oldukça vahimdir. 

    Sakarya Belediye Başkanı Ekrem Yüce ÇAYKUR’dan da mı maaş alıyor?

    Sayıca yetersiz bir yönetim kurulu olmasının yanında eski ÇAYKUR Genel Müdürü ve DOKAP Başkanı Ekrem Yüce, 2019 yılında Sakarya Belediye Başkanı seçildikten sonra da ÇAYKUR Yönetim Kurulu üyeliğine devam etmektedir. Yüce, 27 Ocak 2020 tarihinden beri Tarım ve Orman Bakanlığı’nı temsilen ÇAYKUR Yönetim Kurulu üyeliğini yürütürken katıldığı toplantı başına da maaş almaktadır. Yüce’nin hem belediye başkanlığı hem de ÇAYKUR yönetim kurulu üyeliği nedeniyle çift maaş aldığı vahim bir iddia iken yönetim kurulunun yasal olarak toplanması gereken sürede neredeyse hiç toplantı yapmamış olmasına rağmen yönetim kurulu üyelerine maaş ödemesi yapıp yapmadığı da şaibelidir.

    ÇAYKUR kalıcı bir borç kıskacında

    2020 yılını 547 milyon TL zarar ile kapatan ÇAYKUR, yaptığı açıklamalarda zararın bir önceki yıla göre azaldığını iddia etse de, Sayıştay Raporu’nda tespit edilen bulgular bu azalmanın anlamlı olmadığına işaret ediyor.

    Kurumun ödenmiş sermayesi yıl içinde 500 milyon TL artmasına rağmen finansman giderleri yine 2020 yılı dönem zararının %59’unu oluşturmuş, 2020 yılı dönem zararı ile dönem başında sahip olunan öz kaynakların %70’i kaybedilmiş[1], mali yeterlilik oranı 4 puan daha düşerek %17 ile borçlanma ihtiyacı daha da artmıştır.

     

    Zararın ana sebebi: Yüksek faiz oranları ve faiz ödemeleri

    2017 yılından itibaren devamlılık göstermeye başlayan işletme faaliyeti zararlarının finansmanı nedeni ile giderek yıla yayılan ve genel nitelikte kalıcı bir borçlanma ihtiyacı içine düşen ÇAYKUR’un 2019 yılından devrolan 3,5 milyar TL tutarında mali borçları %19 artarak, 2020 yılsonunda 4,2 milyar TL’ye yükselmiştir. 2020 yılında kullanılan ticari banka kredilerinden dolayı tahakkuk eden faiz veya finansman gideri tutarı da 322 milyon TL olmuştur. 2019 yılında 100 birim kredi anapara ve faiz borcu ödemesi yapmak için 111 birim borçlanmak zorunda kalan ÇAYKUR, 2020 yılında aynı miktar kredi anapara ve faiz borcu ödemek için 103 birim borçlanmak zorunda kalmıştır.

    Geri ödeme rakamları ve ödenmediği için devreden bakiyesi de her yıl artan ÇAYKUR’un 2016 yılında toplam 4,6 milyar TL kredi kullanımı ve 4,4 milyar TL geri ödemesi varken, 2019 yılında 11 milyar TL kullanım ve 9,5 milyar TL geri ödeme rakamları ile en yüksek seviyesine ulaşmış ve 2020 yılında da 10,8 milyar TL kullanım ve 10,1 milyar TL geri ödemede bulunmuştur. Benzer şekilde ödenemediğinden sonraki yıla devreden kredi bakiyesi de 2016’daki 1,3 milyar TL’den, 2017 yılında 1,5 milyar TL’ye, 2018 yılında 2,1 milyar TL’ye, 2019 yılında 3,5 milyar TL’ye ve 2020 yılında da 4,2 milyar TL’ye yükselerek yükselen bir artış eğilimindedir.

    Yani ÇAYKUR, banka borçları nedeniyle yüksek faiz oranları ve faiz yükü nedeniyle kalıcı bir borç kıskacı altında yaşamını sürdürmektedir. Üstelik kullanılan ticari banka kredilerinin faiz yükü nedeniyle öz kaynaklarının büyük bir bölümünü kaybederken, satışların yeterli olmaması ve birikmiş stoklar nedeniyle dönen varlıkların likiditesi de düşmektedir.

    10 bine yakın çay stok artışına yansıdı…

    2020 yılında 142 bin ton tasnifli (dökme) kuru çay üretmiş olan ÇAY-KUR, bunun 126,5 bin tonunu paketli çaya çevirmiş, 7,7 bin tonunu satmış ve kalan 7,8 bin ton tasnifli çay stok artışına yansımıştır. 2020 yılsonu itibarıyla stoklarındaki tasnifli kuru çay miktarı 125,8 bin ton seviyesine yükselmiş bulunmaktadır. Tasnifli kuru çay stokunun parasal tutarı ise önceki yıla göre %21 oranında artarak 3,2 milyar TL seviyesine ulaşmıştır.

    Aynı şekilde yıl içinde üretilen 126,5 bin ton paketli kuru çayın 124,6 bin tonu yıl içinde satılmış, 1,9 bin tonu ise stokta kalmış ve stok artışına yansımıştır. Önceki yıldan devreden stokla birlikte yılsonu paketli çay stoku 5,9 bin ton seviyesindedir. Paketli kuru çay stokunun parasal değeri de önceki yıla göre %57 oranında artarak 145,2 milyon TL olmuştur.

    2020 yılından 10 bin ton çayın stokta kalması, çay stoklarının 132 bin ton seviyesine yükselmesine yol açmış ve bu durum stok miktarı yıllık satışları ile aynı düzeye gelmiştir. Özellikle son 3 yılda ÇAYKUR’un stok miktarında yaşanan artış, ilgili yılların toplam satışları ile eş düzeye gelmiştir.

    Stoklardaki artış başlı başına bir değer kaybı yaratırken aynı zamanda gereğinden fazla stok bulundurmanın stokların depolanması ve küflenme, bozulma vb. etkenlere karşı ek bazı maliyet sorunu sonucunda yeni finansman maliyetlerine de yol açmaktadır. Nitekim ağır finansman yükü ile karşı karşıya olan ÇAYKUR’un satamadığı ve gereksiz yere depolarda tutmak zorunda kaldığı 50-60 bin ton stokun paraya çevrilememesi nedeniyle yaklaşık 1,4 milyar TL daha fazla kredi kullanmakta ve bu sonucunda da önemli miktarda ek faiz yükü ile karşılaşmaktadır. 

    Çay satışları zararı 87,5 milyon TL…

    2020 yılında yurtiçi çay satışlarından %3 oranında %95,7 milyon TL zarar eden ÇAYKUR, yurt dışı satışlardan %15 oranında faaliyet karı elde etmesi sonucunda esas ürün olan çay satışlarından 87,5 milyon TL tutarında zarar etmiştir. Esas ürün olan çay satışlarından 87,5 milyon TL zarar eden ÇAYKUR, büyük ölçüde soğuk çay (Didi) satışlarından oluşan ticari mal satışlarından %19 oranında 30,5 milyon TL kar elde etmiş ve sonuç olarak 2020 yılı toplam satışlarının işletme faaliyeti zararı 57 milyon TL’ye düşmüştür. İşletme faaliyeti zararını düşüren Didi satışları olsa da, 2020 yılında elde edilen 57 milyon TL’lik işletme faaliyeti zararı, 20,2 milyon TL zarar olan program hedefinin oldukça üzerinde gerçekleşmiştir.

    Ayrıca ÇAYKUR, her yıl zarar ederken 2020 yılında 3,2 milyon TL dönem karı elde eden iştiraki olan ÇAYSAN AŞ’den de kar payı almamıştır. 

    ÇAYKUR’un geleceği belirsiz…

    Tüm bu tespitlerine rağmen Sayıştay’ın denetim görüşü bölümünde “ÇAYKUR’un 2020 yılına ilişkin yukarıda belirtilen ve ekte yer alan mali rapor ve tablolarının tüm önemli yönleriyle doğru ve güvenilir bilgi verdiği kanaatine varılmıştır.” ifadesi de oldukça ironik iken ÇAYKUR’un bu mali tablo ile ne kadar daha faaliyet yürütebileceği belirsizliğini korumaktadır. Sayıştay’ın dahi “güvenilir ve doğru” bilgi notu düşmesine rağmen saydığı bulgu ve öneriler, kurumun geleceğinin çok da parlak olmadığını açıkça ortaya koyuyor. 2019 yılında 635 milyon TL olan zararı 547 milyon TL’ye düşürmekle övünen ÇAYKUR’un mali tabloları bu düşüşün de anlamlı olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Aksine giderek daha kronik bir hal alan borçlanma batağı içerisinde sahip olduğu her şeyi kaybettiğini gözler önüne sermektedir. Ve bu tablolarla birlikte 2020 Sayıştay Denetim Raporundaki tespitler ile geçtiğimiz yıllarda da dikkat çekilen küflenme sınırına yaklaşan organik çaylar, başka şirketler adına ödenen depo kiralama bedelleri ve daha sayısız nice bulgunun ne yapıldığını kamuoyu tarafından halen yanıtlanması gereken çok önemli sorular.

    [1] Öz kaynaklar önceki yıla göre %7 oranında 47 milyon azalarak 740 milyon TL’ye düşmüştür.

    Devamını Oku

    ÇAYKUR’da olanlardan haberiniz var mı?

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Yeni çay sezonunun arifesinde olan üreticiler artan gübre fiyatlarından dem vururken, belli ki önümüzdeki günlerde çayın tadı daha da çok kaçacak…

    Fatma Genç*

    Geçtiğimiz günlerde hala devlet destekli bir ürün olan çay için önemli bir kurum olan ÇAYKUR’un 2017 ve 2018 yıllarının Sayıştay raporları Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) Komisyonu’nda görüşüldü.(1) Komisyondaki görüşmelerde ÇAYKUR’un 2020 yılı zararından, çay kanunu hazırlıklarından, organik gübre çalışmalarından ve çaylıkların yenilenmesi için yürütülen gen havuzu çalışmalarından bahsedildi. Ancak işin ilginç yanı ise çay ve ÇAYKUR’un geleceği hakkında kapalı kapılar ardından yürütülen çalışmalardan kimsenin haberinin olmaması. ÇAYKUR’un önemli bir gerçeği atladığı aşikâr. Tıpkı geçtiğimiz yıl Covid-19 gölgesinde yapılan çay hasadı öncesinde hazırlandığı söylenen 44 maddelik Covid eylem planının detaylarının açıklanmaması gibi, çayla ilgili yapılanlar da üreticiden dahi saklanarak büyük bir “gizlilik” içerisinde yürütülüyor.

    ORGANİK GÜBREYE GEÇİLECEK DENMİŞTİ…

    Çayda artan kimyasal gübre kullanımı, kullanılan gübrelerin miktarı, toprağa ve suya verdiği zarar çokça eleştirilmiş, buna çözüm olarak organik çay tarımına geçileceği sözü 2017’de verilmişti. Ancak ne hikmetse bu söz birdenbire rafa kaldırıldı! KİT Komisyonu’nda 6 Nisan 2021 tarihinde yapılan görüşmelerde, ÇAYKUR tarafından organize edilen bir proje ile farklı bölge ve rakımlarda organik gübre çalışmalarının yapıldığı, farklı organik gübre firmalarıyla yapılan denemelerin nihayete erdirildiğini ÇAYKUR Genel Müdürü Yusuf Ziya Alim’in yaptığı konuşmadan öğrendik. İşin ilginç yanı ise bu süreçte yapılan çalışmaların çay bölgesinde bulunan bütün STK’ler, kamu kuruluşları ve üniversitelerle ortak yürütüldüğü bilgisi. Yapılan çalışmalar “ticarî sır” niteliğinde olsa gerek ki, kaç kişinin haberdar olduğu, çalışmanın kimlerle yürütüldüğü bilgisi tam bir muamma.

    ÇAYI BEKLEYEN YENİ TEHLİKE: GEN HAVUZU

    Alim, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nin yürütücü olarak yer aldığı, TÜBİTAK tarafından finanse edilen “Çay Bitkisi Gen Havuzunun Oluşturulması ve Ticarî Çay Çeşit Adaylarının Belirlenmesi” isimli projeden de bahsederek, bu proje çerçevesinde 2 bin 34 genotip seçildiğini, 4 yıl süreli proje sonunda seçilen genotiplerden en kaliteli, verimli ve performansı yüksek olan en az 59 çeşidin çay sektörüne kazandırılmasını hedeflediklerini ifade etti. Projenin adında “ticarî çay çeşitlerinin belirlenmesi” ifade oldukça tehlikeli. Belli ki ticarî olan, olmayan ayrımı çerçevesinde çay tohumu yerine klonlardan yeni bir çay formu yaratılacak. Birçok tarım ürününün tohumu yok olurken, tohumla ekinini yapma devri sona ererken bu proje ile aynı tehlikenin çayı da beklediğini öngörmek zor değil.

    ÇAY KANUNU TAM BİR MUAMMA…

    Rize Ticaret Borsası tarafından 2009 yılında hazırlanan ve bugün de sitelerinde yer alan (2) taslak dışında kamuoyu ile paylaşılmayan çay kanunu çalışmaları hakkında da bilgi veren Alim, o dönemde yapılan taslağın kanunlaşmadığını belirterek, 2013 yılında ÇAYKUR ile çay sektörünün paydaşları arasında kapsamlı bir toplantı yapıldığını ifade etti. Çay sektörünün asıl öznesi olan çay üreticilerinin haberinin dahi olmadığı bu taslakla ilgili olarak, üreticiyi doğrudan ilgilendiren taban fiyatı konusunda mutabakat sağlanamadığı için mesafe alınamadığını belirtti. Tarım ve Orman Bakanı’nın 4 Eylül 2020 tarihli Rize ziyaretinde çay kanunu çalışması yapılması görevinin Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ne verildiğini söyleyen Alim, taslak hazırlama sürecinin devam ettiğini de sözlerine ekledi. Alim’in açıklamasında en ilginç olan ise çayın geleceğine dair önemli bir ihtiyaç olan Çay Kanunu hazırlığında tüm paydaşların yer aldığını ifade etmesine rağmen, bahsedilen paydaşlar içerisinde çayın yükünü taşıyan üreticilerin hiçbir şekilde geçmemesi! Nitekim bugün bu süreçten ne üreticiler, ne işçiler ne de üretici örgütleri haberdar!

    ÇAYKUR İSTİKRARLI BİR ŞEKİLDE ZARAR ETTİRİLİYOR!

    Alim, komisyonda bir milletvekilinin sorusuna karşılık ÇAYKUR’un 2020 yılı zararını, bilançonun sonuç rakamları olduğuna değinerek 547 milyon olarak açıkladı. Küsuratlarıyla tam rakamı soran bir milletvekiline ise “yazdığım bir yer yok, 547 milyon diye hatırlıyorum küsuratını” yanıtını veren Alim’in tereddüdünden de anlaşılacağı üzere zarar, telaffuz edilenden çok daha büyük. Henüz ÇAYKUR’un 2020 yılı faaliyet raporu açıklanmadığından net bir rakam vermek zor olsa da 2019 yılı Sayıştay Raporu’nda (3) görüldüğü üzere, alınan kredilerden oluşan borç yükü, artan stok miktarına karşın yeterli satışın yapılamaması ve en önemlisi bilançoda amaç dışı yapılan harcamaların büyüklüğü, zararın 547 milyonun çok daha üstünde olduğuna işaret ediyor. Türkiye Varlık Fonu’na devri ile birlikte “yurt içinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak”tan ziyade, “kamuya ait varlıkları, kamuya yük olacak biçimde zarar ettirmeye yönelik olarak gasp etmek” (4) biçiminde ilerleyen sürecin, ÇAYKUR’un geleceğini iyice belirsizleştirdiğini de unutmamak gerek.

    ÇAYIN TADI DAHA ÇOK KAÇACAK…

    Tüm bu süreç çayın asıl öznelerinin dışlanarak kendini asıl sahip ilan edenlerin belirlediği çerçevenin özlemi. Üreticilerin feryatlarına değil de özel sektörün istek ve beklentilerine göre bir çay sektörünün yaratılması ihtiyacının dile gelişi. Yeni çay sezonunun arifesinde olan üreticiler artan gübre fiyatlarından dem vururken, belli ki önümüzdeki günlerde çayın tadı daha da çok kaçacak… Victor Hugo’nun dediği gibi “Birileri titrerken aşağıda, yukarda birileri düş görüyor.”

    1- Komisyon tutanakları için bkz: https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/komisyon_tutanaklari.goruntule?pTutanakId=2697
    2- https://www.rtb.org.tr/tr/cay-kanun-taslagi
    3- https://www.karasaban.net/caykur-zarar-mi-ediyor-zarar-mi-ettiriliyor-fatma-genc/
    4- Bu konuda Özge Güneş’in yazısı için bkz: https://www.birgun.net/haber/caykur-ve-varlik-fonu-nun-sahte-vaatleri-341035#.YHX1Yygb41w.facebook

    *Araştırmacı

    Devamını Oku

    Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.