Burhan Kuzu Hocam! Sen bize başkanlık sistemini anlatırken…
– “Kuvvetler ayrılığı muhteşem olacak” dedin.
– “Denge fren sistemi şahane olacak” dedin.
– “Meclis süper bağımsız olacak” dedin.
– “Yargı zaten apayrı olacak” dedin.
Sen böyle ballandırınca ben de acayip gaza gelip dedim ki: “Eğer her şey Burhan Kuzu’nun dediği gibi olacaksa… Bu başkanlık sistemi hiç de fena bir şey değilmiş yahu.”
Burhan Hocam…
Rabbim affetsin ama tarafınızdan resmen ve alenen kandırılmış, aldatılmış durumdayım.
“Başkanlık sistemi” diye önümüze koyulanlara bir bakın Burhan Hocam!
– Başkan, yüksek yargının yarısını atayacak.
– Başkan, yürütmenin başı olacak.
– Başkan, partisinin genel başkanı olacak…
– Başkan, partisinin milletvekili adaylarını belirleyecek.
– Başkan, bir anlamda yasamayı da kontrolü altına alacak.
Yani kuvvetler ayrılığı yok, denetim yok, denge yok, fren yok, balata desen hiç yok.
Kısacası Burhan Hocam! Sen bize gayet demokratik bir başkanlık sistemi anlattın… Ama önümüze Latin Amerika tipinin bile en az bin tık altında bir başkanlık sistemi getirdiler.
Ne iş Burhan Hocam ne iş?